Cazkolik: Akbank caz festivali için gerçekleştireceğin iki farklı konser var, biri The Seed’de vereceğin konser, diğeri de dört üniversiteyi dolaşarak vereceğin konserler... Şöyle bir bakınca üniversite konserleri ile The Seed konserin birbirinden farklı görünüyor, yanılıyor muyum?
Selen Gülün: Haklısın, tamamıyla farklı konserler...
Cazkolik: Ne fark var?
Selen Gülün: The Seed’de çalacaklarım tamamıyla solo ve doğaçlama olacak, hiç bir ön hazırlığım olmadan tümüyle doğaçlama, her şey orada olacak, öyle planlıyorum. Üniversitelerde vereceğim "Kampüste Caz" serisinde ise son albümüm "Answers"dan çalacağız, basçım Patrick Zambonin geliyor, o ve davulcu Ediz Hafızoğlu ile beraber trio olarak çalacağız.
Cazkolik: Kaç üniversiteye gidiyorsun?
Selen Gülün: 4 üniversite, 5 konser olacak, İzmir’de iki ayrı üniversitede çalacağım, Antep’te var, Ankara Hacetepe ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi’de olacak...
Cazkolik: Bu yılın festival programında senden başka "Kampüste Caz" programına katılan da var...
Selen Gülün: Evet var, Sarp Maden’in konserleri var, hatta aynı günlerde, aynı saatlerde ama Sarp burada, İstanbul’da yapacak konserlerini...
Cazkolik: Peki, nasıl gelişti bu proje? Senin düşündüğün bir şey miydi yoksa festival komitesi mi sana teklifte bulundu? Nasıl oldu?
Selen Gülün: Aslında şöyle oldu, Pozitif bana yeni projelerim olup olmadığını sordu, benim de o sıralarda son albümümü çalmaktan ziyade solo bir konser yapmayı çok istiyordum, o yüzden aklıma ilk gelen bu fikrimi söylemek oldu, bir başka projem daha vardı, ikisini de gözden geçirdik ve solo konseri yapmayı uygun bulduk, çünkü bir yandan The Seed’de çalmayı da istiyordum, çok sevdiğim bir yer orası. Sonra, belki aradan bir ay kadar geçmişti, Pozitif’ten beni yine aradılar ve bu "Kampüste Caz"ı söylediler,"böyle böyle bir fikrimiz var, kim yapar diye düşündük, aklımıza ilk sen geldin, yapar mısın?" dediler, ben de çok sevinirim dedim...
Cazkolik: 20. yıl özel kapsamında herhalde?
Selen Gülün: Evet ama geleneksel hale getirmeyi planlıyorlar sanırım, umarım yaparlar, bence harika olur çünkü oralara ulaşmak için çok güzel bir neden bizim için, Ankara’ya, İzmir’e gidebiliyoruz ama böyle özel konserler az oluyor. Bu turnenin olacağı açıklanınca bir sürü insan bana bir ay önceden yazmaya başladı, öğrenciler filan hepsi hocam bekliyoruz sizi, çok sevindik diye...
Cazkolik: Ne güzel...
Selen Gülün: Evet, o yüzden ben de çok mutluyum doğrusu...
Cazkolik: Hep aynı ekip birlikte değil mi?
Selen Gülün: Evet, hepimiz birden, sahne arkası ekibi de aynı, hep birden dolaşacağız bu dört şehri bakalım...
Cazkolik: Harika, valla şimdiden kolay gelsin diyelim... Peki, şunu konuşalım istersen, sen aynı zamanda bir eğitmensin, öğretim üyesisin. Hocalığının üniversite konserlerinden, sahneden dinleyici-öğrencilerle iletişim kurmanı kolaylaştırıyordur mutlaka... Lafa böyle girdim ama soracağım şey başka, hoca olmanın senin için olumlu olduğu muhakkak peki olumsuz yanları da var mı?
Selen Gülün: Buna şöyle cevap verebilirim, zaten festival komitesinin "Kampüste Caz" projesini benimle yapmalarının sebebi de zaten benim çok uzun zamandır hoca olarak öğrencilerle yakın ilişki içinde olmam, hareketli ve konuşkan biri olduğum için ilişki kurmakta sıkıntı çekmediğime inanıyorum, zaten festival komitesi de bunu yapsan yapsan sen yaparsın diye bana söylemişlerdi...
Cazkolik: Onlarında aklına gelmiş demek?
Selen Gülün: Evet, evet... Ben de tabii çok sevindim, çok seviyorum doğrusu yakın ilişki içinde olmayı, konserlerde parça aralarında sohbet etmeyi, anlatmayı vs...
Cazkolik: Aslında, soruyu sorarken biraz tereddüt ettim çünkü her hocanın ille de öğrencilerle yakın ilişki içinde olayım diye merakı olmayabilir o yüzden zorlukları var mıdır diye düşündüm ama sen zaten öğrencilerini çok seviyorsun...
Selen Gülün: Bunun, benim kişiliğimin kuvvetli yanlarından biri olduğuna inanıyorum, bu yüzden gayet kolay olacak sanırım, seviyorum çünkü...
Cazkolik: Galiba bir avantajı da üniversiteye yeni gelen öğrencilerle, yeni nesillerle düzenli ilişki kurabiliyor olman...
Selen Gülün: Evet, öyle ama son on yıldır yakından gözlediğim için biliyorum, tüm sosyal paylaşım ve iletişim ortamlarında bize ulaşan talep ve isteklerin, sevginin, bize de gelin lütfen gibi isteklerin hepsi neredeyse sadece üniversite öğrencilerinden geliyor, bu akşam nerdesiniz, sizi nerede dinleyebiliriz gibi düzenli iletişim halindeler, daha yakın temasta olmayı seviyorlar...
Cazkolik: Şimdi böyle konuşurken aklıma paralel bir konu geldi, uzun zamandır düşündüğüm bir soruyu sana da sormak isterim çünkü en yakından gözleyen biri olarak en net cevapta mutlaka sendedir, başta Amerika olmak üzere tüm dünyada gençlerin caz müziğine karşı merakının giderek azaldığı söyleniyor, ben, bizim ülkemiz için öyle olduğuna inanmıyorum ama sana sormak isterim, sen böyle bir şey gözlüyor musun?
Selen Gülün: Bana da hiç öyle gelmiyor, hatta sadece müzik değil, film, başka alanlar filan hepsinde gençler gerçekten çok öndeler ve hayli ilgililer, hatta bazen dostlarımla kendi aramızda endişeleniyoruz, konserlere parayı nasıl buluyorlar, inşallah sıkıntı çekmiyorlardır diye, gerçi konser biletleri çok ekonomik olmaya başladı, herhalde olumlu etkiliyordur, gerçekten bence çok ilgililer. Bir de, gençler toplumda çok büyük bir alanı kaplıyorlar, böyle ilgili olmaları bence çok çok iyi ve normal, çok seviniyorum doğrusu... Dünyada caz dinleyicisinin yaş ortalaması artıyor fikrine de ben pek katılmıyorum, şu sebepten, dünyayı da sık sık dolaşan, konserlere çıkan biriyim, orada da gözlüyorum ama şöyle bir sebep var gördüğüm, onu söyliyeyim, nasıl bir müzik çaldığınla alakalı bunun cevabı, altmışlardan önceki cazı, aynı o yıllardaki gibi çalmaya çalışırsan, kendinden bir şey katmadan yaparsan bunu hip hop, rap, deep, house gibi popüler müzikleri dinleyen gençlerle iletişim kurmakta sıkıntı yaşanabilir ki bu müzikler de aslında cazla akrabalık içindeki, cazın türevleri konumundaki müzikler, bunları dinleyen gençlere uzak olmamak lazım, bence bu gençler caza da uzak durmuyorlar sadece daha yenilikçi müziklere yüzlerini döndüler diyebilirim.
Cazkolik: Site nedeniyle Amerikan ve Avrupa caz basınını yakından takip ettiğim için Avrupa değilse de Amerikan caz çevreleri azalan ilgiden çok şikayet ediyorlar...
Selen Gülün: Ben de öte yandan şöyle düşünüyorum, bir yandan da takip etmeye çalıştığım için görebiliyorum bunu, her gün o kadar çok albüm çıkıyor ki, festivaller, konserler, televizyonlar, radyolar, hepsi de dolu... Bence biz, hepimiz, bir şeyi henüz tam anlayamadık galiba, bu yüzyıl kırılması denen şeyi daha tam tahlil edemedik, ikibinli yılların üzerimizde böyle bir etkisi oldu, bence 2010’lardan sonra caz olan ilgi konusunda daha net fikirlere varabiliriz, daha iyi anlayabiliriz diyorum...
Cazkolik: Katılıyorum ve bence de karamsar olmaya hiç gerek yok... Peki, senin kendi gündemine geçelim, Akbank caz dışında önündeki takvimde neler var, çok meşgul bir dönemin seni beklediğini biliyorum, albümün yeni çıktı ama bir yenisi var mı mesela? Neler var?
Selen Gülün: Albümü aslında yazın kaydetmeyi istiyordum ama bir sürü aksilikler oldu, bunu Radyo Cazkolik’te ki programda Tunçel Bey’e de söylemiştim, aksilikler gelişince ben de kendimi bari kendimi yazın tatile bırakayım dedim ama albümü de her an kaydedebilirim... Başka üç proje daha var düşündüğüm, onlar ilerki zamanlarda çok vaktimi alacak gibi görünüyor, biri "Answers" albümümü çıktığından beri pek takip edemedim, bu günlerdeki telaş bitince albüm konserlerine dönmek gibi bir fikrim var, bir de Beyoğlu’nda ALT isimli mekan yeniden hareketleniyor, orada daha çok caz çalmak istiyorlar, orada konserlerim olacak ayrıca müzisyen arkadaşım Ulrich Dreschler, o da yeni bir albüm çıkardı, 24 Ekim’de Tamirane’de birlikte çalacağız özellikle ilkbahar döneminden sonra onunla çok sık birlikte çalmaya başlayacağız. Sonra ben uzun bir süreliğini Amerikaya gidiyorum, orada Alper Yılmaz’la beraber konserlerimiz olacak New York’ta, sonra Boston’a geçiyorum, orada Berklee’de konserlerim olacak...
Cazkolik: Vallahi bunlar çok güzel haberler...
Selen Gülün: Evet, bende seviniyorum... Sonra geri döneceğim, ardından koreograf Aydın Teker’in yeni projesine müzik yazmaya başladım, o da 2 Aralık’ta Belçika’da gösterilecek, dolayısıyla gerçekten çok yoğun bir dönem beni bekliyor.
Cazkolik: Bir şey söyliyeyim mi, müzisyen dostlarımızla konuşurken böyle yoğun, aylara yayılan programlarını duyduğum zaman çok hoşuma gidiyor, çünkü yabancı müzisyenlerle konuşurken anlarsın ki adamın bir yıl sonra bile ne zaman ne yapacağı bellidir, iki yıl sonra kaydedeceği albüm zamanı bile bellidir, bunu duyunca keşke bizim müzisyen dostlarımız da böyle yoğun takvimlerin içinde olsalar derim hep, demek ki bizde de olmaya başlıyor... Peki böyle yoğun trafik beste için yaratıcılığını etkiliyor mu, yeni bestelere zamanın kalıyor mu?
Selen Gülün: Çok kalmıyor açıkçası ama şunu söyleyim, o söylediğin insanlar gibi bir hayat yaşamak mümkün ama onların farkı çevrelerinde menajerleri, ekipleri olması, tur menajerlerinin olması...
Cazkolik: Özellikle Amerika da çok organize bir sektör var...
Selen Gülün: Aynen öyle, biz burada hala çok kişisel çabalarla işlerimizi yürütmeye çalışıyoruz dolayısıyla yurtdışı bağlantıları da, benzeri işler de yarı amatör bir şekilde yürüyor, ben burada her şeyimi kendim yapmaya çalışıyorum, zamanımın önemli bir kısmı maillere cevap vermek, organizasyonlarla uğraşmakla geçiyor, çok daha farklı olmasını dilerdim tabii, işimin sadece yaratıcı kısmıyla haşır neşir olmak isterdim elbette...
Cazkolik: Ben bu konuda da ilerleme sağladığımızı ve gelecekte çok daha hızlı yol alacağımızı düşünüyorum, sadece caz için söylemiyorum bunu, pop için de geçerli, aslında siz caz müzisyenleri olarak bu anlamda çok daha şanslısınız çünkü müzisyen olarak dünyayla bağ kurmakta sıkıntı çekmezsiniz, popüler müzikler bizde daha yerel ama siz her yerde çalabilirsiniz...
Selen Gülün: Tabii, aynen öyle, işte o bağlantıları kurmak gerekiyor zamanla ve bunun için de ekstra çaba sarfetmek gerekiyor, bu açıdan benim bir şikayetim yok aslına bakarsan...
Cazkolik: Bunları konuşurken dikkatimi çeken bir başka şeyde burada sözünü ettiğimiz çalışmaların, projelerin hepsi senin çevrende, senin liderliğinde gelişen projeler olması, başka müzisyenlerin projeleri ile ilgili çalışmaların yok mu, onlar nasıl?
Selen Gülün: Var aslında, ortak çalışmalar onlar, geçen sene mesela Ulrich Dreschler’le yaptığımız çalışmalar var, Hollanda konserinde mesela benim hiç bir eserimi çalmadık, sadece piyanist olarak konserdeydim, Alper Yılmaz’la olan çalışmalarım var...
Cazkolik: Alper Yılmaz’ın albümü burada yayınlanmadı galiba?
Selen Gülün: Hayır çıkmadı, ama Ediz Hafızoğlu’nun kendi şirketinden çıkacak sanırım, hatta konserleri de olacak bildiğim.
Cazkolik: Umarım ve merakla bekliyoruz. Sevgili Selen gerçekten çok hoş, verimli bir söyleşi oldu, çok teşekkür ediyorum, konserlerinde harika anlar yaşamanı diliyorum.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 25 Eylül 2010, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.