İkibinlerin başı...
Bodrum'da kalabalık bir aile grubuyla uzun bir tatildeyim...
O yıllarda, İspanyol şarkıcı Monica Molina kendisini Türkiye'de ünlü yapan "De Cal y Arena" albümünü yeni yayınlamış.
Arabada bulunan az sayıda albümden biri bu albüm. Kapağında, genç-orta yaş güzelliğini saklamayan Molina'nın doğrudan dinleyiciye, yani bize baktığı, göz alıcı kırmızılarla çevrili fotoğrafı var.
Yaklaşık bir ay süren tatildeki her araba seyahatinde ev halkının ortak isteği hep bu albümü dinlemek olmuştu.
Ama benim de hoşuma gitmişti. Bodrum güneşi yüzüme vurdukça bu melodiler aklıma yazılmış adeta.
Molina'nın genizden gelen karakteristik sesi, her kelimesini -İspanyolca bilmesek de- anlayabildiğimiz sözleri melodiyle öyle güzel ve uyumlu yankılanıyordu ki.
O tatilden sonra bu albümü dinlemedim ama hiç de unutmadım.
Müziğin hatıralarla nasıl özdeşleştiğine dair güzel bir anıya dönüştü benim için. Yüzüme yaz güneşi vurduğunda hâlâ o tatili hatırlarım.
Sanırım o yazdan itibaren çok sayıda dinleyicinin benzer hikâyeleri olmuş olmalı ki Molina yirmi yıldır Türk dinleyicisinin radarından çıkmadı. Genzinden gelen karakteristik sesiyle, sözlerini anlamamıza ihtiyaç bırakmadı.
Sevgili Cenk Erdem sayesinde Cazkolik olarak o yıllarda Molina ile dört kez röportaj yapmışız. O tatilde şahsen müziğiyle hayatıma giren Molina bu kez Cazkolik sayfalarında sık boy göstermeye başladı. Cenk sayesinde, muhtemelen Molina'nın Türk dinleyiciyle macerasının en yakından tanığı olduk.
Kimbilir kaç kez bu ülkede konser verdi. Sadece İstanbul'da değil, bir çok şehirde dinleyiciyle kurduğu ilişkiyi geliştirdi, sesiyle herkese ulaşmayı başardı.
Monica Molina 20 Ekim akşamı Zorlu PSM'de bir kez daha dinleyicisiyle buluşacak
Artık dinleyiciler şarkılarının sözlerini ezberledi. Şarkıları hep beraber söyleyecekler. Onu Türkiye'de meşhur eden ilk albümü "De Cal y Arena" ile başlayan yolculuk o yılların gençeleriyle yirmi yıl sonrasının gençlerini buluşturacak. Müziğin ve güzel bir sesin etkisi böyledir işte.
Akdeniz pop şarkılarının on yıllardır üzerimizdeki etkisinin önde gelen isimlerinden Molina müziğiyle yarattığı etkiyi yllardır bozmadı, riske girmedi, müziğin tehlikeli sapaklarına girmedi, bildiğinin en iyisini yapmaya devam etti.
Onu Türk dinleyicisiyle bu kadar yakın kılan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken geniş bir ailesi olduğunu farkettim. Bize benzeyen bir ailesi var. Kardeşleri, çocukları... Kalabalık bir aile. Anlaşılan aile bağlarını seviyor.
Fuat Güner'in TRT 2'deki programına konuk olmuş, orada öğrendim, Roma'da yaşamayı tercih etmiş, Roma'ya ilk konseri için gittiğinde şehirle kurduğu bağ ailesini de düzene koyduktan sonra Roma'da yaşamaya dönüşmüş.
Ellili yaşların ortasındaki sanatçının babası da ünlü bir şarkıcı, müzik hayatında çocukluktan itibaren var ama yine di ilk albümünü ancak 30 yaşında kaydetmiş. Sürekli şarkı söylüyordum ama albüm kaydetmek aklıma çok sonra geldi diyor.
Yirmi yıldır Türkiye'de konserler veriyor, onu tanımayan artık yoktur diyebiliriz. Verdiği konserler arasında en unutamadığı Aspendos ile Bodrum'daki konserleri. 'Benim için büyüleyici anlardı' diyor o iki gece için.
Bir müzisyen ya da bir şarkıcı bambaşka bir ülkenin dinleyicisinin kalbinde yer ediyorsa tesadüf değildir. Mutlaka dinleyici o sanatçıda kendinden bir şey bulmuştur ve elbette sesini, müziğinin tınısını, yankısını, müzikle oluşan atmosferi sevmiştir.
Monica Molina yıllar içinde bu ülkede çok sayıda dinleyici biriktirdi, şimdi o dinleyicilere yenilerini eklemeyi sürdürüyor. İstanbul'un her zaman kalbinde olduğunu söylerken bunu inanarak söylüyordu. (Nitekim bir albümünün kapağına İstanbul silueti önünde çektirdiği fotoğrafını koymuştu).
Yıllar içinde bizden birine dönüşen Molina 20 Ekim akşamı Zorlu PSM Turkcell sahnesinde mutlaka çok sevilen şarkılarından son çıkan müziklerine kadar dinleyicisiyle yeniden buluşacaktır.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 15 Ekim 2023, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.