> 22. İstanbul Caz Festivali Özel: Cazın bitirim Fransızları. Avrupa caz müziğin `400 Darbe`si!

> <span style="color: rgb(183, 33, 38);">22. İstanbul Caz Festivali Özel:</span> Cazın bitirim Fransızları. Avrupa caz müziğin `400 Darbe`si!

Cazın bitirim Fransızları

İstanbul Caz Festivali`nin bu yılki festival dergisine Vincent Peirani Quintet yazısını yazarken Peirani ve grubuyla ilgili iki konu hakkında bilgim yoktu; ilki, grubu daha önce canlı izlememiştim (daha önce Türkiye`ye geldiler mi? Kaçırmış mıyım?), ikincisi, dün konserde Emile Parisien olacağını bilmiyordum. Bu noktadan bağlantılı olarak hemen şu notu araya sıkıştırmalı, klasik müzik hariç tüm müzik türlerinde -genellikle- albümde dinlediğiniz müzik sahnede dinlediğiniz müzikten daha iyidir, cazda ise -çoğunlukla- tersine, canlı dinlediğiniz albümde dinlediğinizden daha iyidir. Bu, bir genelleme değil elbette ama sık rastlanılan bir vaka kanaatimce. Bunu neden belirtme ihtiyacı hissettim, çünkü, Vincent Peirani ile Emile Parisien`in duo albümlerini dinlemiş ve çok beğenmiştim ama dünkü kadar etkilenmemiştim. Siz buna karşılık `sen konserde daha fazla konsantre oluyorsun ondandır` da diyebilirsiniz.

* * *

Vincent Peirani akordeon eksenli yeni bir müziğin peşinde. Yeni bir müzik derken, bilinmeyen bir şey değil, yeni bir izah tarzı, yeni bir karışım, yeni bir hınzırlık, caza sokağın bitirimliğini katmak, daha önce olmamış bir yenilik değil, hep aynı şeye başka bir açıdan bakma hali. Bunu yaparken ellerindeki en değerli malzeme yine kendileri. Peirani`ye sorsanız kendisi için tipik bir caz müzisyeni demeyecektir, demiyor da zaten. Diğerleri de öyle. Onlarda, yani beşlinin tamamında bir sokak kedisi hali var ama sakın ha, bu iyi bir işaret, yanlış anlamayın. Sokakta yetişen insanın hayatla daha iyi mücadele etmeyi öğrenmiş olması gibi, feleğin çemberini cebinde taşımaya alışmış olması gibi.

Cazın `400 Darbe`si! (*)

Akordeon çalıyor olması enstrümanını önceki ustalar gibi çalacağı anlamına gelmiyor. Jilet keskinliğinde çalıyor, yaymıyor, büzmüyor, uzatmıyor, vızıldamıyor, ne söyleyeceği varsa açık ve dürüst söylüyor. Vücut dili kül yutmayan cinsten. Ortağı Emile Parisien belki Peirani gibi `kaçın kurası` değil ama o da bitirim cinsten yalnız daha takıntılı. Vücut dili öyle söylüyor. Çalarken enstrümanına konsantre olması ile gözünün kararması sanki aynı şey. Müziği vücudundan dışarı atar gibi çalıyor.

* * *

Aşağıdaki fotoğrafı biraz da bu yazdıklarım yüzünden buraya aldım. Bu beş genç adam bir Fransız festival filmi karakterleri gibi. Bir caz çetesi. Kendi hakkını almaya kararlı. Bunun için elinden geleni yapacak belli. Müzikleri bunu hakediyor. Cazın seçkin tanrıları eğer bu konuda ayak diretirse kaybeden bu çocuklar olmayacak, bundan emin olabilirsiniz. Peirani "that`s the future of jazz" derken aslında gelecek bizim demek istiyormuş, dün gece bu belli oldu.

* * *

Son not: Fransız cazın efsane isimlerinden davulcu Daniel Humair`in "Sweet & Sour" albümüne adını veren ve bestesini de Humair`le birlikte yaptıkları parça olağanüstüydü, belirtmeden geçmek olmaz.

- - - - - - -

(*) 400 Darbe (Les Quatre Cent Coups) efsanevi Fransız film yönetmeni François Truffaut`nun 1959 yılı filminin adıdır ve Fransızca da "Okulu Kırmak" gibi bir anlama gelir.

Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 11 Temmuz 2015, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.