Stan Getz mi ne öyle biri...
1965 yılında bir turne sırası The Beatles’tan John Lennon ile röportaj yapan müzik gazetecisi Jean Shepherd bir ara Lennon’a caz müziğini sevip sevmediğini sorar, “Getz” der Lennon, “Biri bana onun Iguana mı ne öyle bir albümünü vermişti”. Kastettiği kişi Stan Getz’dir. Lennon’ın bilgisizlikle dolu önemsemez hatta küçümseyen tavrı caz tutkunu gazeteciyi üzer ve kızdırır. Bir zaman sonra John Coltrane’in “A Love Supreme” albümü hakkında yazdığı makalede bu anısından bahseder ve o dönem caz müziğin insanları eğlendirme kotasını artık çoktan doldurduğunu, bu işi popa terkettiğini, entelektüel huzursuzluklar ve sivil haklar konularına yöneldiğini belirtir. John Coltrane’in “A Love Supreme” albümüyle kotanın dışına çıkan ilk neslin lideri olduğunu, türün sınırlarını fazlasıyla aşan bir albümdü diye bitirir.
Bazı şarkılar da uzun menzilli akustik aygıt işlevi görür
İnsanoğlundan her kötülüğü beklerim. Şimdi de, sesin savaş silahı olarak kullanılması yaygınlaşacakmış. Müziğin insanlık tarihinde savaşlarda moral vermek, kahramanlık duygularını tetiklemek, düşmanı korkutmak gibi işlevleri vardı, marş, kükreyen davullar, savaş alanlarını titreten borular... bunlar hep anlaşılabilir şeylermiş. 2. Dünya Savaşı Stalingrad kuşatmasında Sovyet birliklerinin Almanları uyutmamak için marşlar çaldığı yazılır hatta futbol taraftarlarının rakip takım otel önündeki gürültüleri de öyle, oysa, ses frekanslarını kullanarak özel tasarlanan bir sonik silah "Uzun Menzilli Akustik Aygıt" olarak isimlendirilmiş. Bu silah herhalde en çok Kuzey Kore liderinin ilgisini çekecektir, adamın kafası böyle şeylere iyi çalışıyor. Kimbilir, belki onda çoktan bu "uzun menzilli akustik aygıt"lardan vardır bile.
Miles`ın boks tutkusu
Miles Davis’in az tanınan albümü “Jack Jackson”ı bilirsiniz. Aslında soundtrack olan albüm ilk siyah ağır sıklet boks şampiyonu Jack Jackson belgeseli için yazılmıştı. Miles’ın amatör boks yaptığını biliyoruz, boksa tutkundu, maçlara giderdi. O dönem başarılı her siyah gibi Jack Jackson’ın da başına gelmeyen kalmadı, ülkeyi terketmek zorunda dahi kaldı. Miles o dönem Gleason’s Gym’de boks çalışıyordu, boksörlerin hareketlerini iyi biliyordu zihninde tren ritmi belirdi ve müzikte bu ritmi kullandı, sonraki soruysa tren ritmi siyah bir müziğe çevrilebilir mi oldu. Acaba parti vermeyi, dans etmeyi seven Jack Jackson bu müzikle de dans eder miydi? Müzik bunların üzerin kurgulandı ama Columbia firması albümü kasıtlı batırdı. Promosyon yapmadı, siyahlardan bekledikleri müzik bu değildi, eleştirmenler de albümü sevmedi.
Bu albümler daha dün gibi
Cazkolik’i hayata geçirmeden önce Açık Radyo’da yine Cazkolik adıyla bir radyo programı yapıyordum. Beş yıl sürmüştü, o Cazkolik’in son yılında şimdi okuduğunuz Cazkolik fikrini hayata geçirmeye karar vermiştim. Arada geri dönüp o programları hâlâ dinlerim, geçen gün, 11 aralık 2008 tarihli programa denk geldim, dünyaca ünlü caz yazarlarının listelerinden yılın en iyi caz albümleri özel programı yapmışım, o programdan dikkatimi vibrafoncu Tom Beckham’ın “Suspicions”, Chad Taylor’ın “Circle Down”, Angelica Sanchez’in “Life Between”, Hank Jones’un o tarihli bir albümü ve daha başka çalışmalar çekmişti. Şimdi fırsat bu fırsat size de hatırlatıyım, özellikle “Circle Down”dan “Specifica”, “Suspicions”dan “No Agenda” ve “Life Between”den “514” buraya not ediyim belki birileri merak eder.
Bir klasik albümü, olmadı caz albümü yaparım
Benny Andersson desem aklınıza kim gelir? Müzik tarihine âşinâ biri hemen tanır ama çoğumuza bir şey ifade etmez, peki, ya ABBA dersem, iş açıklığa kavuşur... Benny Andersson ABBA’nın komik yüzlü piyanisti. Son dönem pop-rock gibi müziklerle şan-şöhretin ve tabii paranın âlâsını bulmuş ama yaş da yetmişi bulmuş efsane isimler yayınladıkları son işlerinde klasikti, cazdı bu tip çalışmalara yöneliyor, yanına bir de beyanat patlatıyor, ben aslında hep klasik, caz dinlerdim... Andersson da öyle. Klasik solo piyano albümü çıkarmış, pop için fazla yaşlıyım diyor. Rolling Stones’un davulcusu da caz albümü yayınlamıştı, Sting’in hayatının her evresinde caz bir ucundan kendini gösteriyordu. Brian Ferry kendini tümüyle caza vakfetti. Bu adamlar kariyerimin son döneminde olmadı caz yaparım, idare ederim mi diyorlar?
Kadrajın dışında Eddie Gomez de var
Büyük sanatçıların özellikle gündelik hayatlarına ve kişiliklerine dair gerçekçi ipuçlarını ya onların vaktiyle yaptıkları röportajlarda ya da birlikte çaldığı arkadaşlarının beyanatlarında bulabiliyoruz. Bulabiliyoruz dediğim aslında cımbızla topluyoruz demeli. Gündelik hayatında Bill Evans’ın nasıl biri olduğunu muhtemelen benim gibi her cazsever merak etmiştir. Şahsen benim tahminim içine kapalı biri olduğuydu, tam kastettiğim gibi mi bilmiyorum ama geçenlerde altmışlı yıllarda bir süre onunla çalan Jack DeJohnette’in yeni bir söyleşisini okudum, mesela orada belirgin bir ipucu vardı. Cümlesi tastamam şöyleydi; “Bill oldukça münzevi bir adamdı”. Hüzün verici değil mi? Ama müziğinde de bu yok mu zaten! Birlikte seyahat ederlerken de Johnette ve Gomez’le fazla takılmazmış. Demek her daim münzevi!
Terry Gibb hâlâ formda
Bu listeler hangisi satmış, ne kadar satmıştan ziyade isimler ve albümleri takip etmek bakımından benim için daha yararlı. Mesela ilk sırada 92 yaşına basan Terry Gibb`in yeni albümü var, açıkçası duymamıştım. 2. Louis Hayes`in "Serenad for Horace"ı var ki hiç şaşırtıcı değil, bu listedeki albümlerin Amerikan albümleri olduğunu hatırlatmalı. 3. sırada Cyrus Chestnut var, harikulade piyanistin her albümü listeye giriyor. İstanbul`a geldiği trioya Steve Nelson eklenmiş. 4. sırada Jazzmeia Horn "A Social Call" ile listede, Hudson projesi ile Malone`un yeni albümü 5-6. sırada. Pizzarelli`siz liste olmaz, 7. sırada. Gerald Cannon`ın albümünü ben de sevdim, 8. sırada. Jaco konser kaydı 9, daha üst sıralara çıkmasını beklediğim Charles Lloyd`un yeni albümü "Passin` Thru" ise 10. sırada.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 21 Ağustos 2017, Pazartesi
Kayde
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.