Dün akşam Zorlu PSM Stüdyo sahnesinde kaçırılmayacak bir konser vardı. Davulcu Ediz Hafızoğlu ismiyle özdeşleşen "Nazdrave" serisinin ikinci stüdyo albümü lansmanında sahnede çok renkli, çok kültürlü, çok dinamik, çok müzikli, çok sözlü bir konserdi izlediğimiz. Gerçi, müzikler hazır, müzisyenler de hazır ama henüz albüm hazır değildi, olsun, o da kısa sürede hallolur, dün akşam izlediğim ekip için iki günlük iş. Albümden önce söylenmesi gereken şey Ediz`in böyle bir kadroyu sahnede buluşturmasıydı. Bu da, yerli caz ağırlıklı müzik ortamı için sık rastlanmayan bir fotoğraftı. Bu kapsamda en son Tuna Ötenel gecesini hatırlıyorum ama o farklı bir konsept, farklı bir nesil ve müziklerdi.
Ediz Hafızoğlu "Nazdrave" müzikleri üzerinden müzikal dilini ve tavrını geliştiriyor, olgunlaştırıyor. Yeni albüm bize yeni şeyler söylüyor. Sanki, ilk albüme göre daha dinlenmiş, daha sağlam müzikler. Bunlar konserden çıkan fikirler, daha stüdyo kaydını dinleyip sağlamasını almak var ama fazla bir şey değişeceğini sanmam, zira, sahnede sağlam bir sound vardı. Şahsen dikkatimi çeken, müzikal ve sosyal birden fazla duygunun ve tarzın uçlarının biririne bağlandığı bir müzikti dinlediğim.
Davulda Ediz Hafızoğlu, alto saksofonda Serhan Erkol, tenor saksofonda Engin Recepoğulları ve trompette Barış Doğukan Yazıcı`ya klavyelerde Ercüment Orkut ile elektrikli basta Orhan Deniz, gitarlarda Cem Tuncer ve Cenk Erdoğan eşlik ediyordu. Bu isimler çalanlar, bir de söyleyenler vardı; Ülkü Aybala Sunat, Birsen Tezer, Elif Çağlar, Jülide Özçelik ve Ece Ünsal hem herbiri farklı ses hem farklı tını ve duygu dağıttı salona.
Dinlediğimiz müziklerin sırası albümde de aynı mı olacak bilmiyorum ama konser sağlam caz rock parçası "Girdi"yle başladı. Dinleyiciyi dürterek konsere odaklanmaya davet eden enerjik bir müzik, finali de tam bir rock finali.
Hemen ardından Ülkü Aybala Sunat`ın sesinden a capella şarkı "Bulut Gelir" geldi. Sunat`a ayrı cümle şart. Müthiş sesi var, istediği an hem Yeşilçam duygusallığına hem modern vokale meyledebilir. Dinlerken beni ara ara seksenlerin Yeni Türkü`lü, Mozaik`li, Grup Gündoğarken`li dönemine sürükledi, öyle sağlam bir kesişme duygusu veriyor anlayacağınız ve ayrıca çok sempatik, akşam konserde bir dolu yeni hayran kazandığına bizzat şahit oldum. Konserin sonlarında yeni albümden "Uzaklarda" ve önceki albümden "Kimse Bilmez"i seslendirdikten sonra konuşmasıyla, arkadaşlarını takdimiyle, konserin enerjisini de sempatisini de içtenlikle tamamladı.
Konserin üçüncü parçası "Balkansko" vokalsiz ve Cenk Erdoğan`ın gitar solosuyla akılda kalıcı. Bir not da dinleyiciye, Zorlu PSM Stüdyo konserleri çoğunlukla ayakta konserler, ayakta konserlerde dinleyici konsantrasyonu sınırlıdır ama müthiş dikkatli dinleyen bir dinleyiciydi, bizzat takip ettim. Üstelik, tahmin edersiniz, Balkan ritmlerine geçince saniyesinde bedenler hareketlenmeye başlıyor. Konser böyle coşkulu anlarla doluydu. Bir de, "Balkansko" müzisyenlerin sahne çekingenliğini üzerinden tamamıyla attığı parçaydı. Serhan Erkol`un solosu iyi alkış aldı.
Hemen ardından gelen "Sabah" adı gibi dinleyici ateşini dengeleyen bir balad ama Birsen Tezer`in seslendirdiği "Kül" ve şarkının `senle ben mişli geçmiş zaman` benzeri sözleri hem Tezer`in yorumdaki emsalsiz gücü hem pop albümlerinde A1 duygusu veren tavrıyla epey fan edineceğe benziyor.
Bir vokalli bir vokalsiz icraların vokalsiz olanları caz, pop, rock, etnik ve üstelik modal bir müzik vaad ederken mesela "Keşiş", "Hayat", "Cherno More" gibi parçalar enstrüman solistliğini, solo kabiliyetlerini öne çıkaran işlerdi. Üç nefesli zaten albümdeki müziğin omurgası. Bütün moral unsurlar nefeslilerde, üstelik, ara ara konuk olarak katılan Korhan Futacı`yla Serhan Erkol çift altoya döndüler ki az rastlanan anlardır bunlar. "İki taraf"ta özellikle Hafızoğlu`nun zikir vuruşlu davuluyla nefesli dalgalanmasının olduğu anları albümde merakla bekliyorum.
Elif Çağlar`ın seslendirdiği "Doğru" tam bir vokal ustalık işi, ısmarlama yazılmış gibi. Bu nesil müzisyenler, tamam, genç isimler ama artık hepsi olgunluk dönemine giren, müthiş yetenekleri olan, tarzları jilet keskinliğinde oturmuş insanlar. Çağlar`ın "Misfit"te takip ettiğimiz vokal gücü "Doğru"da çok kuvvetli sinyal veren bir şarkıya dönüşmüş.
Konserin ikinci yarısındaki "Hayat"ta mesela Serhan Erkol`un altosunun klarneti andıran tonu, parçanın canlılığı ve finali, Korhan Futacı`nın kendine has tonu, Ülkü Aybala Sunat`ın iki parçadaki performansı ve en sonda Ece Ünsal`ın vokali, Engin Arslan`ın bağlamasıyla tam bir türkü finali albümü iyice merak ettirmeye yönlendiriyordu.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 13 Ekim 2017, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.