Boogie Blues'un yaratıcısı John Lee Hooker: Şaşırtıcı şekilde yaşam dolu fakat esrarengiz şekilde durgun

Boogie Blues'un yaratıcısı John Lee Hooker: Şaşırtıcı şekilde yaşam dolu fakat esrarengiz şekilde durgun

Merhaba değerli müzikseverler,

 

Bugünkü yazımızın konusu Boogie Blues’un yaratıcısı John Lee Hooker. Robert Johnson’ın açtığı yolda Muddy Waters, Howlin Wolf, Hubert Sumlin, Albert King, T-Bone Walker ve B.B. King gibi devlerin arasında kendine yer açmış, bazen anlaşılması güç ve biraz da tuhaf, yalnız bir adam olarak sayılı Blues sanatçılarından biri olarak müzik tarihinde yerini almış bir sanatçı John Lee Hooker.

 

Hooker 22 Ağustos 1917 yılında Clarksdale’de bir rahibin oğlu olarak dünyaya geldi. Dönemin şartları gereği yaşıtları gibi beyazların emrinde pamuk tarlalarında bir ömür geçirmemek için çok küçük yaşlarda farklı şeyler yapma isteği onu kısa bir süre sonra müziğe yöneltti.

 

“Hayatım boyunca orada kalmak ve tarlalarda çalışmak istemediğimi biliyordum. Hissetmek istediğim tek şey gitardı.”

 

Hooker müziğe 13 yaşında kilise müzikleri benzeri spiritüel müzikler çalarak başladı. Kısa bir süre sonra kendisini daha iyi anlatabileceğini, yaşadıklarını insanlara daha iyi aktarabileceğini düşündüğü Blues’a yöneldi. Gitar çalmasını üvey babasından öğrendi. Üvey babasının gitar çalış tarzı kendi stilinin oluşmasında çok önemli bir rol oynadı. Şanslıydı çünkü babasının Blues çalması, dönemin gözde sanatçıları Blind Lemon Jefferson, Blind Blake ve Charley Patton’ın babasının yakın arkadaşı olması, sık sık evlerine gelerek yaptıkları müzik sohbetleri ve gitar teknikleri hakkında konuşmaları Hooker’ın Blues’u içselleştirmesinde önemli rol oynadı.

 

 

Boogie Blues

 

 

14 yaşında doğduğu yer olan Clarksdale’i terkedip, Memphis’e yerleşti. Memphis’te uzun süre çeşitli kulüplerde çaldı ancak tarzını geliştirmek dışında kariyerinde kayda değer önemli gelişme olmadı. Hooker genellikle, “Talking Blues” ve “North Mississippi Hill Country Blues” olarak bilinen erken dönem Blues türlerini, 1930'ların “Boogie-Woogie” unsurları ile harmanlayarak kendine has Boogie stilini geliştirdi.

 

 

 

Boogie Chillen ve takma isimleri

 

 

28 yaşında Detroit’e gelen Hooker burada bir çelik fabrikasında kapıcı olarak iş buldu. Gündüz çalışıp para kazanıyor, geceleri de kulüplerde çalıyor ve kendi tarzı olan Boogie Blues’u geliştiriyordu. Hooker şansı burada yakaladı ve kariyerindeki ilk dikkat çekici sıçramayı yaptı.

 

Takvimler 1948 yılı Eylül ayını gösterirken, bir gece çaldığı kulübe gelen plâk yapımcısı Bernie Besman, Hooker programını bitirip sahneden indikten sonra yanına gelerek müziğinden çok etkilendiğini, isterse bir ara stüdyoya gelerek görüşebileceğini ve kayıt yapabileceğini söyledi. Kısa bir sohbetten sonra, ertesi gün stüdyoya giren Hooker, bildiği tüm şarkıları çalıp söyledi. Yapılan kayıttan ilk çalışması "Boogie Chillen" doğdu. Kayıt radyolara verildi ve şarkı daha ilk haftada baş yapıt ve hit oldu. Ardından, 1951 yılında yaptığı "I’m In The Mood, Boogie Chillen" ile yakaladığı şöhreti daha da yukarı çekti. Büyük plâk şirketlerinden gelen talepler karşısında Hooker kendini bir şehirden diğerine seyahat ederken buldu. Yeteneği onu yaşamını yollarda geçiren, hayatını farklı plâk şirketlerinde yaptığı kayıtlarla kazanan bir sanatçı haline getirdi.

 

O dönemde kısıtlı okuması yazması olmasına rağmen Hooker, üretken bir söz yazarıydı. Geleneksel Blues şarkı sözlerini uyarlamanın yanı sıra özgün şarkılar besteledi. 1950'lerde, birçok siyah müzisyen gibi, Hooker plâk satışlarından çok az para kazandı ve bu nedenle, şarkılarının değişik varyasyonlarını farklı stüdyolar için önceden ücret karşılığı kaydetti. Kayıt sözleşmesinden kaçınmak için de, 1951-1952'de Chess Records ile John Lee Booker, 1953-1954'te De Luxe Records ile John Lee Cooker, King Records ile Texas Slim, Gottham ile Johnny Williams ve diğer bazı küçük plâk şirketleri ile Delta John, Boogie Man, Birmingham Sam His Magic Guitar gibi takma isimler altında çalıştı.

 

Hooker o günleri kısaca şöyle anlatıyor: “Şarkılarımı ben bestelerim. Hepsi özgündür. O zamanlar plâk şirketlerinden öyle istekler geliyordu ki, King Records için Texas Slim, Chess Records için John Lee Booker, Gottham için Johnny Williams takma isimlerini kullanmak zorunda kalmıştım”.

 

Hooker bu dönemin büyük bölümünde Eddie Kirkland ile kayıt yaptı ve turneye çıktı. Hooker'ın Chicago'daki Vee-Jay Records için daha sonraki oturumlarında Eddie Taylor da dahil olmak üzere birçok yerel müzisyen kayıtların çoğunda ona eşlik etti.

 

 

 

"Boom Boom" ve ilk albüm “The Folk Blues of John Lee Hooker”

 

 

Hooker en sonunda, 1955 yılında yeni kurulan Vee-Jay plâk şirketiyle kendi adına uzun dönemli bir sözleşme imzaladı. Önce 1958’de "l Love You Honey" ve 1962’de en büyük hit şarkısı "Boom Boom" piyasaya çıktı. "Boom Boom" aynı Boogie Chillen’de olduğu gibi Hooker’ın kariyerinde çok önemli bir yükselme sağladı. Şarkı sadece siyahların sevdiği Rhythm and Blues tarzında değil, aynı zamanda içerdiği folk unsurları sayesinde beyaz folk dinleyicilerin de dikkatini çekti.

 

John Lee Hooker 1959’da ilk albümü "The Folk Blues of John Lee Hooker"ı yapmak için çalışmalara başladı. Farklı şeyler denemeyi seven sanatçı bu kez "That’s My Story" için sıradan caz ritim eşlikçileriyle çalıştı.

 

1962'den itibaren Hooker, her yıl düzenlenen Amerika Blues Festivali'nde çalmaya ve daha fazla tanınmaya başladı. Ardından, 1964 yılında yine bir klasik olan "Dimples" geldi. Şarkı "Boom Boom" gibi hem siyah hem de beyaz kesimin favorileri arasında yer aldı.

 

"Dimples", ABD'deki ilk çıkışından sekiz yıl sonra, İngiltere single listelerinde de üst sıralara kadar yükseldi. Bunun bir sonucu olarak Hooker, İngiliz Rock müzisyenleriyle sahne almaya ve kayıt yapmaya başladı. İlk çalışmalarından biri İngiliz Blues Rock grubu The Groundhogs ile oldu. 1970’te repertuvarında Hooker şarkılarının uyarlamalarını içeren Amerikan Blues ve Boogie Rock grubu Canned Heat ile ortak bir albüm olan "Hooker'n Heat"i kaydetti. Bu, Hooker'ın Billboard listelerine ulaşan ilk albümü oldu ve 78 numaraya kadar yükseldi. Bunu kısa süre sonra, aralarında Steve Miller'ın da yer aldığı 1971 tarihli "Endless Boogie" ve 1972 tarihli "Never Get Out of These Blues Alive" dahil olmak üzere Elvin Bishop ve Van Morrison gibi sanatçılarla ortak albümleri izledi. "Endless Boogie" sanatçının kendi ifadesi ile “benim en çok sevdiğim albümlerimden biri” olarak müzik tarihinde yerini aldı.

 

Hooker, İngiltere’de yaşanan Blues patlaması sayesinde Avrupa’da da uyanan ilgi neticesinde organize edilen Blues Festivallerinde turnelere çıkmaya başladı. Hamburg’da T-Bone Walker ve Buddy Guy ile kayıtlar yaptı. Aynı zamanda Amerika’da da artık en ünlü festivallerde çalıyordu. 1963’te Newport Folk Festivali’nde çaldı. 1966 yılında New York’daki bir kulüpte Muddy Waters ile tarihe geçen muhteşem albümü "Live at Cafe Go-Go"yu kaydetti.

 

John Lee Hooker giderek kendisine has sert ve bildik ritim eşlikleri ile daha az çalışmalar yapmaya başladı. 1966 yılında gitarda Eddie Burns ile yaptığı son kayıtları, Chess firmasından çıkan "Folk Blues" albümü oldu.

 

 

 

The Healer

 

 

Hooker bu dönemden sonra da çok başarılı albümler yapmaya devam etti ancak onun fazlasıyla sadık dinleyicileri için bu albümler çoğunlukla Eddie Kirkland ve Eddie Burns ile yaptığı albümlerin gölgesinde kaldı. Bu durum uzun süre devam etti, nihayet Hooker, 1980 yapımı The Blues Brothers filminde rol aldı. Sokak müzisyeni rolünde "Boom Boom"u seslendiren sanatçı efsane filmdeki bu rolü ile yeni kuşak Blues dinleyicisinin dikkatini çekti. Albümleri tekrar satış listelerine giren Hooker bu başarının sağladığı motivasyon ile 1989 yılında efsane "The Healer" albümünü kaydetti. "The Healer" sanatçıyı her kesimden dinleyici için tekrar şahlandıran albüm oldu. Albüm İngiltere, Kanada, Hollanda, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya gibi farklı coğrafyalarda ilk 10’a girerek çok önemli başarı sağladı. 1990 yılındaki bir söyleşisinde Hooker albüm için için şöyle diyordu: “Tanrı geçen yıl benim yanımdaydı. "The Healer" çok iyi bir plâktı ve şimdi yeni bir albüm daha yapıyoruz. Mr. Lucky üzerinde çalışıyoruz. Birincide olduğu gibi bu albümde de ünlü isimler var. Keith Richards örneğin. Onunla benim eski bir şarkımı, "Crawling Snake"i yeniden yorumladık. İkimiz de gitar çaldık. Harika oldu. Keith çok yetenekli bir müzisyen.”

 

 

 

Mr. Lucky

 

 

1990'lı yıllar çoğunlukla farklı sanatçılarla ortak yaptığı albümlerle dolu geçti. 1991 yılında Van Morrison, Carlos Santana, Keith Richards, Los Lobos ve birçok konuk müzisyen ile "Mr. Lucky" albümünü kaydeden Hooker bu albüm için şöyle diyordu: “Müthiş müzisyenlerle beraber çalıştık. Bir kısmını yıllardır tanıyorum, diğerleriyle ise yeni tanıştım. Bir araya geldik ve bu plâğı yaparken çok eğlendik. Sanırım siz de bunu fark edeceksiniz”.

 

Albüm eleştirmenlerce “Rock kuşaklarına kadar ulaşan bir Blues devinin en dikkat çekici eserlerinden biri” şeklinde yorumlandı. Burada bahsi geçen Rock kuşakları içine Rolling Stones, Animals, Doors, Hendrix, ZZ Top ve John Mayall gibi devler yer alıyordu.

 

1995 yılında "Chill Out" ve 1997 yılında "Don't Look Back" albümleri geldi. Gitarist Jimmie Vaughan ile yeniden kaydettiği "Boom Boom", İngiltere listelerinde 16 numaraya kadar çıktı. Bu, İngiltere listelerinde en çok yükselen şarkısı oldu. Değişik sanatçılarla eski şarkıları yeniden kaydetmek Hooker için güzel bir tecrübe oldu ve bu sayede şöhretini hep canlı tuttu. Tüm bu tecrübelerin birikimi ve sonucu ise 1998 yılında Virgin Records etiketiyle yayınladığı "The Best Of Friends" albümü oldu. Bu albümle müthiş bir başarıya imza attı. Albümde kimler yoktu ki? Carlos Santana, Eric Clapton, Robert Cray, Ry Cooder, Ben Harper, Van Morrisson, Ike Turner, Booker T. Jones, Bonnie Raitt ve Jimmie Vaughan. Kısacası, tüm efsaneler bu albümde kendisine eşlik etti.

 

 

Ölümü

 

 

1998 yılında "The Best Of Friends"i kaydettiğinde Hooker 81 yaşında idi. Albümün başarısı üzerine Hooker son iki yılını Rolling Stones’un bir televizyon konserine çıkma planlarıyla geçirdi. Miles Davis ve Taj Mahal ile biraraya gelerek bir film müziği olan "The Hot Spot" için çalıştı.

 

Son dönemlerinde genellikle daha sakin bir hayat geçiren yaşlı ve yorgun sanatçı 21 Haziran 2001'de Los Altos, California'daki evinde uykusunda öldü.

 

 

 

Müziği ve hiç değişmeyen karakteri

 

 

Hooker, şaşırtıcı bir şekilde yaşam dolu fakat esrarengiz bir şekilde durgun bir karaktere sahip müzisyen idi. Kendisinin kolay ve hoş biri olduğunu söylüyor ama müziğini yumuşaklık hariç, bütün duygulara dokunan yoğunluk içinde biraz da asi olarak tanımlıyor. Hooker bunun için “çok derin” diyor, “sözlerimin hepsi saf gerçeği yansıtıyor. Zamanda yolculuğa çıkartıyorlar beni. Belki de herkesin unutmaya çalıştığı, geçmişte olan bitenleri çarpıyor yüzümüze, ‘Serve Me Right To Suffer’ gibi. Bu şarkıyı kendi anılarım için yazdım, geçmişte olan bitenler için. Çok güzel bir şey bu. Derinden güçlü bir şeyler hissettiriyor. Sakin olmayan bir yanımı arıyorum ama hâlâ bulamadım. Hep dostluk kurarım ve insanlara yardım ederim. Sırtımdaki gömleğimi verdiğim bile oldu.”

 

Üç kez evlenip ayrılmış Hooker, yaşadığı ilişkilerin şarkılarını etkilediği ancak daha sonra şarkıları kendisi için yazdığını söylüyor. “Müziğim ve kadınlar arasında bir seçim yapmak zorundaydım. Müziğim hep bana aitti ama onlar değildi. Müzik benim her şeyim. Çok zor bir seçimdi ama bu seçimi ben değil onlar yaptı.”

 

 

Sanatçının en iyi dostlarından biri olan Bonnie Raitt onun için şöyle diyor: “Delta Blues’un modern şehirli Blues’a geçişini en saf şekliyle yansıttı... O kendisine ait dokunaklı tarzından, saflığından, hiçbir şey kaybetmedi. Çok doğaldı ve hiç değişmedi. Gerçekten de ömrü boyunca sahip olduğu tüm değerleri çoktan hak etmiş bir sanatçı.”

 

Hooker 1948 yılındaki dört parçanın kaydını yaptığı seans dışında tüm kayıtlarında Gibson gitar kullandı. Farklı gitar tekniği ile 12 ölçülük Blues’u genellikle 14 ölçü olarak icra etti ve akorları hiç değiştirmedi. Bu tarzını diğer Blues sanatçılarına göre daha fazla sayıdaki müzisyenle birlikte çalışmış olsa da hiçbir zaman değiştirmedi.

 

 

Sanatçının 1983 ve 1990 yılında katıldığı Montreux Jazz Festivalinde verdiği muhteşem konserin kayıtları geçtiğimiz sene başında iki plâklık bir set olarak yeniden basıldı.

 

 

Onur listeleri

 

 

Hooker, 1980'de "Blues Onur Listesi - Blues Hall of Fame" ve 1991'de "Rock and Roll Onur Listesi - Rock and Roll Hall of Fame"e girdi. Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin halk ve geleneksel sanatlardaki en yüksek onuru olan ve "Ulusal Sanat Vakfı - National Endowment for the Arts" tarafından verilen 1983 "Ulusal Miras Bursu - National Heritage Fellowship"in sahibi oldu.

 

2000 yılında "Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü - Grammy Lifetime Achievement Award" sanatçıya verildi.

 

 

Los Angeles’ta meşhur oyuncuların yıldızlarının bulunduğu Hollywood Walk of Fame'de yıldızı olan Hooker ayrıca "Mississippi Müzisyenler Onur Listesi - Mississippi Musicians Hall of Fame"e de girdi. Şarkılarından ikisi, "Boogie Chillen" ve "Boom Boom", Rock and Roll Onur Listesi'nin Rock and Roll'u Şekillendiren 500 Şarkı listesinde yer aldı.

 

Boogie Chillen, Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği - Recording Industry Association of America’nın "Yüzyılın Şarkıları - Songs of the Century” listesinde yer aldı.

 

Detroit’deki ilk kayıtlarını onurlandırmak için 2007 yılında "Michigan Rock and Roll Efsaneleri Onur Listesi - Michigan Rock and Roll Legends Hall of Fame"e seçildi.

 

Yazıyı her zaman söylediğimiz bir cümle ile bitirelim.

 

John Lee Hooker gibi sanatçılar Blues için hep birer hediyedir.

 

Tamer Tekelioğlu

 

Cazkolik.com / 29 Ekim 2022, Cumartesi

 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tamer Tekelioğlu

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.