"Caz, devinimi bitmeyen, kendini yıkıp yeniden yapan bir müziktir..." Genç neslin etkileyici ve yetenekli gitaristlerinden Cem Tuncer kendini Zuhal Focan`a anlattı...

"Caz, devinimi bitmeyen, kendini yıkıp yeniden yapan bir müziktir..." Genç neslin etkileyici ve yetenekli gitaristlerinden Cem Tuncer kendini Zuhal Focan`a anlattı...

(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)


Zuhal Focan: Cem Tuncer kimdir?

Cem Tuncer: 1978 yılında doğdum, ortaokul ve lise yıllarında rock ve blues çalan gruplarda gitar çaldım. Lise yıllarının sonunda bir George Benson albümü ile caz serüvenim başlamış oldu. Sonrasında Istanbul’a gelene kadar kendimi kitaplar ve albümlerle yetiştirmeye çalıştım. Istanbul’a gelince Akademi Istanbul’da Sarp Maden, Önder Focan, Bülent Ortaçgil gibi kıymetli müzik adamlarıyla çalışma fırsatım oldu. 1 sene sonra Istanbul Bilgi Üniversitesi’ni burslu olarak kazandım ve Neşet Ruacan, Kamil Özler, Ali Perret, Aydın Esen, Can Kozlu, İlhan Usmanbaş, Ricky Ford, L.Butch Morris, Donovan Mixon, Selen Gülün gibi çok değerli müzisyenlerin bulunduğu akademik bir ortamda tahsil yapma şansım oldu. Caz Kompozisyon bölümünden 2002’de mezun olup aynı okulda 1 sene  araştırma görevlisi olarak çalıştım. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 6 sene caz gitar, topluluk çalışması ve caz tarihi dersleri verdim bu arada İTÜ’ de Yüksek Lisans yapmaya başladım. 2008 yılında Nardis ve Türkiye’yi temsilen katıldığım, Estonya’da düzenlenen uluslararası Nömme Genç Caz Yarışması’nda gitar dalında 2. oldum ve aynı sene Pori Caz Festivali’nde Ted Curson, Harvie S., Enrico Granafei, Onder Focan, Vitali Imereli, Reiska Laine, Toivo Unt, Marian Petrescu, Jyrki Kangas gibi isimlerle çaldım.
Bunların yanında, (Nail Yurtsever & Engin Arslan ile birlikte) "Ali’nin Sekiz Günü", 2008 (2009 Istanbul Film Festivali Müzik Ödülü), "Vali", 2008, "Dilber’in Sekiz Günü" (2009 Ankara Film Festivali Müzik Ödülü) gibi ödüller kazanan film  müzikleri yaptım. 2008 yılından beri TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası’nda gitaristlik ve aranjörlük yapıyorum. Jazz Dergisi’nde “Klinik” isimli köşeyi yazıyorum. Çalışmalarıma aranjör, prodüktör ve gitarist olarak devam ediyorum.

Zuhal Focan: Hep birilerine albüm yaptın, sen ne zaman yapacaksın, çalışmaların ne durumda?

Cem Tuncer: Evet çoğunlukla başkaları için çalıştım özellikle aranjman ve prodüksiyon kısmında ama bu kendim için birşeyler yapmadığım anlamına gelmiyor. Sadece günyüzüne çıkmayı bekliyorlar. İlk albüm planım yıllardır beraber trio çaldığımız Ediz Hafızoğlu ve Kağan Yıldız’la. Hemen sonra yapmak istediğim kayıt projeleri arasında; Emre Kayhan ve Engin Recepoğulları ile kurduğumuz 5tet ve nefesli sazlardan oluşan bir combo ekiple. Akabinde bugüne kadar müzikal serüvenimde bana birçok katkısı olan değerli müzisyenlerle beraber yapmak istediğim bir kayıt projesi var...

Zuhal Focan: Genelde (Türkiye’de ve dünyada) caza nasıl bir gelecek öngörüyorsun?

Cem Tuncer: Caz, devinimi bitmeyen kendini yıkıp yeniden yapan bir müzik. Onun için gelecekteki hali elbette enteresan olacaktır. Zaten uzun zamandır, 1900’lerin başından süregeldiği gibi 10 ila 20 senelik dilimlerde değişen dönemler yerine, modern müzik adı altında hergün değişen birşeyler var diyebiliriz. Fakat bu konuda konuşmakla işler yürümüyor. Bir gelecek öngörmek için bazı çabalar sarfetmek gerekir. En önemlisi sanatçıya köstek değil esnek ve destek olan bir politika lazım. Dünya tarihinde var olmuş bütün sanat akımı ve sanatçı örnekleri incelendiğinde bunların en başta bir devlet politikası olduğunu görüyoruz. Bugün birçok ülkenin en çok sanat ve bilime yatırım yaptığını gözönünde bulundurursak biz bu sıralamada nal topluyoruz.

Yani biz tekrar müziğe dönelim ve o pencereden duruma bakalım. Bir caz müzisyeni zaten zor yetişiyor, yetiştiği zaman bu müzisyenin hayatta kalabilmesi için olmazsa olmaz bazı ihtiyaçları var. Bunların başında, çalabileceği kulüp, konser salonu, festival, etkinlik vs..ve en önemlisi sosyal güvence ve destek geliyor. Bu demek oluyor ki kulübün sahibine yardımcı olacak bir vergi sisteminden tutun kültür sanat organizasyonlarına yatırılacak, sanat okulları, konser salonları yaptırabilecek bütçelere, vakıf, sendika gibi kurumsallaşacak bir sanat ağı ve politikasına ihtiyacımız var. Yoksa hayalden bir gelecek öngörmek çok kolay.

Zuhal Focan: Senden sonra yetişen gençlere söylemek istediklerin?

Cem Tuncer: Genç arkadaşlarıma çok ama çok çalışmalarını, olabildiğince geniş bir spektrumda sanatın içinde olmalarını tavsiye edebilirim. Müzik; ödev ve çalışma olarak zaman zaman sıkıcı olabilir. İşte böyle bir ruh haline girdiğiniz anda yenilmiş oluyorsunuz dolayısıyla kırılma noktasını atlayıp, müziği etüd ederken de keyifli hale getirebilmek gerekiyor. Bunu müzikte başarmak mucizevi bir olay değil sadece sabır ve güç istiyor. Gerisi hayal gücüne kalmış ama iyi müzisyen olma yolunda genelde gözardı edilen bir durum var o da işin entellektüel kısmı. Yani mekanik ve estetik birarada olmalı bence. Sonuçta yapmak istediğin sanat ise sanatçı olmayı bilmek gerekir. Elbette çok iyi müzisyen olmak için müzikal yeterliliğin öngördüğü etüdler çok zaman alabiliyor ama bu kısmı hızlıca halledip işin entellektüel boyutuna dalmak lazım gibi geliyor bana.. Tabii bunlar sadece temel boyutlar. Bu anlattıklarımı senelerle, tecrübeyle harmanlayınca ortaya çıkan şey esas oluyor. Dolayısıyla gereksiz hırslara kapılmadan, acele etmeden, küsmeden, sabırla...

Müzikle kalın...

Zuhal Focan
29 Mayıs 2010
focan@nardisjazz.com

Cazkolik.com
 

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Zuhal Focan

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.