Caz Yap Cazzz!

Caz Yap Cazzz!

Bir caz ikliminde, türlü esintilerle oradan oraya sallanıyoruz. İstanbul Caz Festivali 16’sında sona eriyor. 5’inde başlayan Ramazanda Caz da 19’una kadar bizlerle. Bu arada Neil Young da ilk defa şehrimize şeref verecek ve 15’inde KüçükÇiftlik’te sahneye çıkacak. Çok sevdiğim Dhafer Youssef, klarnetin genç üstadı Hüsnü Şenlendirici ve kanuni Aytaç Doğan ile Açık Hava sahnesini şenlendirdi. En komiği de, 16’sında Steven Seagal’ın blues çalarak aynı mekânda boy gösterecek olması. Merak etmiyor muyum? Ediyorum aslında.

 

Olsun, biz Caz Festivali’mize sığınalım en iyisi. Bu yılın yıldızı, gene blues sularına yelken açmış Hugh Laurie, ya da Dr. House. Laurie, çocukluğundan beri piyano dersleri almış, iki albümü (Let Them Talk, Didn’t It Rain), bir de gerilim kitabı (The Gun Seller) var. Bu durumda, blues’u ona çok görmeyeceğiz. Zaten başından beri insanların en fazla ilgi gösterdiği şahıs oydu.

 

Yarın akşamın iki konseri ise, özellikle caz festivallerinde esas olarak caz dinlemek isteyenlerin aklını çeliyor. Salı akşamı Haliç Kongre Merkezi’nde önce Mehliana projesiyle Brad Mehldau ve davulcu Mark Giuliana sahneye çıkıyor. Sonra da bir başka büyük caz piyanisti, Chick Corea. Piyanist, beraberlikleri 1970’lere dayanan bas gitarist Stanley Clarke ile çalacak. Hani, yıllar önce Açıkhava’da konser verip basına ne kadar sevildiklerini kanıtlayan SMV’nin S’si.

 

Mehldau ve Corea bizi, festival direktörü Pelin Opçin’in söylediği gibi sağ gösterip sola yatıracak. Caz füzyon alanında yenilikler yapmış bir ikili Corea ile Clarke, Return to Forever dönemi şarkılarını akustik olarak sunacak. Hep akustik çalan Brad Mehldau ise elektronik “Mehliana” projesiyle sahnede.

 

Her yıl en sevdiğimiz programlardan biri olan Avrupa Caz Kulübü, her zamanki gibi İKSV Salon’da. Özellikle Elvan Aracı ile Dilek Sert Erdoğan ve Per-Ola Gado gecesi ile Rusconi-Erdem Helvacıoğlu gecesine dikkati çekerim. Aracı’yı çok ender dinliyoruz. Son yılların en dinlemeye değer sanatçılarından Helvacıoğlu, bu kez gitar ve snyth ile karşımızda. Onun ve Borusan Müzik Evi’nin yüzünden iki yıl önce ‘prepared’ piyano manyağı olmuştum.

 

Aslında böyle telefon rehberi gibi yazı yazmayı sevmiyorum ama, elden de bir şey gelmiyor. Ramazanda Caz’ı da unutmamak gerek. Karsu’nun açılış konseri geride kalsa da festivalin iki ‘Ömer’i, Omar Sosa ve Omar Hakim’in konserleri 15 ve 17 Temmuz’da Zorlu Center PSM’de. Festival kapanışını aynı yerde Norveçli Hakon Kornstad, Ingebrigt Haker Flaten ve Jon Christensen triosu yapacak. 12’sinde ise, gerçekten pek heveslendiğim bir konser var. Fransız Sarayı bahçesi, Pierre Blanchard Gypsy Quintet’in 12 Temmuz’daki programıyla ilk kez halka açık bir konser mekânı oluyor.

 

Gerçi, iki festival yazıp araya da Youssef ile Segal’i koyduk ama belki İstanbul Caz Festivali’nin 12 Temmuz gecesinden de söz etmek gerekir. Hem Kellylee Evans’ın güzel sesi (Festival bu yıl vokalistler ve piyanistler açısından zengin), hem de Baba Zula’nın varlığı nedeniyle. Gecenin son grubu onlar. Solist deyince, Ola Onabulé’yi es geçmeyelim. Balladlar, 60 ve 70`lerin soul ve blues şarkıları derken, Kanyon’da güzel bir Pazar günü geçirmek mümkün. Ben şahsen çok umutluyum. Bilet fiyatlarından yakınanları memnun edecek bir yönü de, ücretsiz olması. Saat 14’te (eskiden dediğimiz gibi, ikide) Kanyon’a buyurun. Bu arada, 10 Temmuz’da Açıkhava’da Katie Melua, Cuma’ya Sakıp Sabancı Müzesi’nde Cécile Mclorin Salvant, haftaya Pazartesi de Feriye’de Angelique Kedjo var.

 

Caz İçin Tuhaf Bir Yer geride kaldı, yazık. Onlar da İstanbul Erkek Lisesi bahçesindeydi. Ama ben bu akşamki Manu Katché, Richard Bona, Stefanio di Battista, Eric Legnini konserinden de çok umutluyum. Umarım bir aksilik olmaz da giderim, çünkü içimde çok eğlenecekmişiz gibi bir his var. Onlardan önce de Giovanni Mirabassi ve grubu çalacak. Mirabassi kim derseniz, on gün kadar önce Akbank caz günlerinde Mélanie Dahan’a eşlik eden seçkin piyanist. Aynı zamanda, film müziği de yapıyor. Geçen Çarşamba Zorlu’da Mercan Dede ile çalan Ludovico Einaudi gibi. Eh, hepsi yapıyormuş işte mi diyeceksiniz? Mirabassi’nin müzik yaptığı filmlerden biri, “Howl’s Moving Castle” ama. Miyazaki hayranlarına duyurulur...

 

Bir de teşekkürümüz var, Semih Yanyalı’ya. Yazının başlığını onun grubu CazYapJazz’ın adından aparttım. Grubu da, adını da hep sevmişimdir.

 

(Yazının orijinali 8 Temmuz 2014 tarihinde BirGün gazetesinde yayınlanmıştır)

 

Sevin Okyay

Cazkolik.com / 10 Mayıs 2019, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Sevin Okyay

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.