Artık sahneyi böyle görüyoruz
Hepimiz cep telefonu kullanıyoruz, hepimiz telefonumuza aşığız, onsuz yapamıyoruz. Nokta. Ama cep telefonları artık konserleri MAHVEDİYOR! Bu durum devasa bir açmaza dönüşmüş durumda. Eskiden telefonların sadece konuşma fonksiyonları varken durum iyiymiş meğer, şimdi akıllı telefonlar İsviçre çakısı gibi her işe yarıyor ve her an, her saniye elimizde. Şimdi size desem ki, `arkadaşlar, caz konserleri konsantrasyon isteyen bir müzik, yoğunlaşan cümleler, virtüöz sololar, müzisyenlerin sofistike icraları` falan filan belli ki bu cümleler snob kaçacak, hatta kiminiz kızacak, ama doğru... özellikle caz gibi müziklerin nerdeyse tamamı iyi takip isteyen müzikler, hem gözle hem kulakla müziğin içine girmek gerekiyor ama dört yanda pabuç kadar telefon ekranları kimi sessize almış ama mesajlaşıyor, kimi konseri kaydediyor, kimi otomatiğe bağlamış sürekli fotoğraf çekiyor, kimi konserden kopmuş resmen oyun oynuyor (gözümle gördüm), hadi ismini vermiyim en son geçen hafta bir konserde adamın telefonu çaldı, sakince açtı, sesini kısma ihtiyacı bile hissetmedi, konserdeyim, çıkınca ararım dedi ve kapattı. Kulaklarımla duydum. Ne yapacağız? Şimdi bu ana tanık olan biri konsere nasıl geri döner? Bu sorunu nasıl çözeceğiz bilmiyorum, bilen var mı?
Gecenin sempati yıldızı Esperanza Spalding
Dünya Caz Günü Havana konserini izlediniz mi? Youtube da var, ben merak edip baktım, 400 bine yakın izlenmiş, hiç fena değil. Açılış konuşması aktör Will Smith`ten geldi, Smith parça araları az göründü ama en başta geceyi dinamik, sempatik ve canlı bir sunumla başlattı fakat Smith`ten fazla görünen ve ondan çok daha sempatik olan başka biri vardı; Esperanza Spalding. Gecenin yıldızı oydu desem yeridir. Kız tüm konserin sempati yükünü tek başına üstlenmişti sanki. İlk şarkı anlamlı bir seçim Dizzy Gillespie`nin Küba efsanesi Chano Pozo`yla bestelediği Manteca`ydı. İki saatlik konserde en çok kimi beğendin derseniz, neticede bir şov konseri, tercihte bulunmak doğru olmayabilir ama ben Rus tenor saksofon ustası Igor Butman ve Küba`nın iki büyük piyano devi Gonzalo Rubalcaba ve Chucho Valdes`in birlikte çaldığı anlar derim. Bu konserlerin önemli tarafı her parça için küçük birer ensembl kuruyorlar ve icralar coşkulu oluyor, Havana konseri de öyleydi ama niyeyse dinleyiciyi aynı oranda coşkulu görmedim. Kamera genellikle ön sıraları gösteriyordu, o sıralar da protokol olması lazım, konser daha yeni başlamış ve resmen esneyen insanlar gördüm, hem de Küba gibi doğası müzik olan bir yerin insanları için şaşırtıcı geldi. Alkışların desibeli de düşüktü. Spalding kendini ev sahibi hissetmiş olmalı sahnede paralandı durdu. Herbie Hancock da çok az göründü, böyle fırsatları sever halbuki, yalnız, en sonda all-stars "Imagine" söyleme klişesini kısa sürede bırakıp işi "Guantanamera"ya bağlamaları iyi oldu, coşkuluydu... Her neyse, herhalde herkes eve dönerken kutu kutu puro götürmüştür.
Yılın ödülü Türk resminin usta ismi Neş`e Erdok`a
Niye yok? Bu saklıma oru geçen hafta bu yılın ödül haberini okuyunca geldi. Biliyorsunuz, Türkiye`nin karmaşık kutuplu ödül haritası içinde Aydın Doğan Vakfı Ödülü çağdaş sanatlara ağırlık veren ülkenin saygın ödüllerinden, şimdiye kadar ödül alanların hepsi Türkiye`de sanata, kültüre önemli katkıları olmuş insanlar. İçlerinde en çok yazar, romancı, şair, edebiyatçı var, tamam, hepsi doğru, klasik müzik kökenliler var, Yücel Paşmakçı gibi Türk Halk Müziği`nin üstadı bir isim de var, ressam (ki bu yıl ödül Neş`e Erdok`un oldu, Türk resminde önemli bir geleneği temsil eden ve fazlasıyla hakeden bir isimdir bence), sinema yönetmeni, tiyatrocu, fotoğrafçı, kurumlar, müzeler vs. ödül kazananlar arasında hepsi var ama bir tane, tek bir tanecik caz müzisyeni, besteci ya da öyle biri yok, bir caz kurumu vs. yok? Bence buradaki esas soru şu, caz, bizim ülkede diğer türler kadar öne çıkan bir tür olmadı/olamadı mı, yoksa, caz dünyası bu ödülü alacak birini ya da bir kurumu yetiştiremedi mi?
Stax Records 60 yaşında
Soul müziği sever misiniz? Sevmeyen yoktur. Bence, 30`lu yılların New Orleans ve swing müziği evrim geçirip ellilerin sonları, altmışlarda soul müziğe dönüştü. Nasılsa hepsi cazın, bluesun siyah damarından geliyor. Hatta caz ustalarının önemli bölümü altmışlarda enstrümanlarını soul müziğin emrine vermediler mi? İşte, güneyin ruhu denilen Stax firması da 1959 yılında Jim Stewart ve kız kardeşi Estelle Axton tarafından yandaki resimde görülen yerde kurulmuştu. Soyadlarının ilk iki harfini birleştirerek ürettikleri isim belki bir Motown değildi ama işte bugün 60 yılı bulan kült bir marka oldu. Firma geçen hafta tüm bu zamanı kapsayan büyük bir playlist yayınladı, içinde tüm işlerini içeren müziklerin olduğu bir liste, hatta, eğer vaktiniz varsa bu çarşamba saat 19:00`da TRT Radyo-3`deki "Caz Almanak" radyo programımda Stax Records kataloğundan seçtiğim müzikleri konu alan programa kulak verin. Dönemin öne çıkan kız ve erkek vokal grupları, Booker T., Otis Redding, Isaac Hayes gibi efsanevi blues, soul şarkıcılarının müzikleri de olacak. Gerçi firma çok erken, 1967 yılında krize girip Ertegün kardeşlerin Atlantic Records dağıtım desteğiyle varlığını sürdürebilmiş ve sonra bir büyük gruba satılmıştı, halen de öyle. Dönemin tüm yaratıcı ve öncü müzik firmalarının kaderi böyle olmuştu zaten. Güneyli iki kardeşin kurduğu ve sevdikleri müziklere şans tanıdıkları firmanın acımasız piyasa şartlarında nasıl bir geleceği olabilirdi ki! Ama dünyaya büyük bir katalog bırakmayı başardılar. Bugün hisse sahiplerinin kim olduğuna değil o ruhu kimin sahiplendiğine, geliştirdiğine bakıyoruz, onları anıyoruz.
İtalyan cerrah tıpta yeni bir eşiğin başında
İtalyan cerrah Sergio Canavero`nun dünyada ilk kez kafa nakli yapacağını dünya alem yazıp duruyor, galiba yeni bir `artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak` vakası daha yaşanacak. Peki başarılı olacak mı? Allah bilir... Doktor da benzer şeyler söylüyor. Bundan tam 50 yıl önce Güney Afrikalı Dr. Christian Bernard ilk kalp naklini yapmıştı, herhalde o zamanlar da bu iş pek akıllı işi görünmüyordu ama oldu, şimdi geldiğimiz noktayı biliyoruz, kafa nakli niye olmasın? Neyse, benim derdim o değil de, kafa naklini yaptıktan sonra yeni bir bedende insan yine aynı insan mı olur? Ya da lafı uzat mıyım, yine cazı sevecek miyim doktor?
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 08 Mayıs 2017, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.