Elektrik gitarın öncülerinden, kendine has sofistike solo tekniği geliştiren, blues kadar caza da yakın bir müzisyen; Lonnie Johnson

Elektrik gitarın öncülerinden, kendine has sofistike solo tekniği geliştiren, blues kadar caza da yakın bir müzisyen; Lonnie Johnson

Merhaba değerli müzikseverler,

 

 

Yazılarıma Amerikalı Blues gitaristi Lonnie Johnson ile devam ediyorum

 

 

Johnson, dönemin birçok efsane müzisyenine ilham kaynağı olmuş ve daha sonra ondan esinlenen bu müzisyenlerle birlikte sahne almış ve kayıtlar yapmıştır.

 

Alonzo "Lonnie" Johnson 8 Şubat 1899’da New Orleans, Louisiana'da doğdu. Ailesi müzisyendi ve çok küçük yaşta keman, piyano, gitar eğitimi almaya başladı. Mandolin de dahil olmak üzere çeşitli enstrümanları çalmayı öğrendi. Enstrümanlar onda farklı duygular yaratıyordu fakat onun için gitarın yeri çok ayrıydı ve onu çok etkiliyordu. Gitar çalmayı seviyordu. Alonzo bir yandan küçük kardeşi James ile ilgilenerek ona bir şeyler öğretiyor, bir yandan da gitarıyla kendi kendine şarkılar çalıp söylemeye çalışıyordu. Çoğunlukla James ile değişik melodiler çalıp, sözler uydurarak eğleniyorlardı. Etrafında hep müzik vardı ve ailesi ona sürekli “bir teneke kutuya vursan bile, bir şeyler çalman iyi olur” diye nasihatte bulunuyordu. Bu onun müzisyenliğe olan ilgisini giderek artırdı ve gitara olan sevgisi profesyonel kariyeri boyunca gitara yönelmesini sağladı. Alonzo’nun çocukluğu kardeşi ve gitarıyla geçti.

 

 

Ailesini İspanyol gribi salgınında kaybetti

 

 

Lonnie 1917’de ailesinin de teşvikiyle İngiltere'yi gezen bir revü grubuna katıldı. Henüz 18 yaşına yeni basmıştı ve gitarı ile şarkılar söylüyordu. İki sene süren bu turneden eve döndüğünde kendisini kötü bir sürpriz bekliyordu. James hariç ailesinin 1918 grip salgınında öldüğünü öğrendi. Bir süre kardeşiyle sessizlik içinde yaşadı. Anne ve babası onun için çok önemliydi ve müzik konusunda hep desteklemişlerdi. Şimdi ise hayattaki en büyük desteğini kaybederek kardeşiyle yalnız kalmıştı. Lonnie biraz zaman geçtikten sonra kardeşi James ile 1921 yılında St. Louis'e yerleşmeye karar verdi. Burada müzik sayesinde yeni bir hayat kurmayı düşünüyordu. Kısa sürede ikili olarak sahneye çıkmaya başladılar. Nehir vapurlarında ve küçük kulüplerde çalıyorlardı. Farklı tarzı ve çalma tekniğiyle dikkati çeken Lonnie, dönemin meşhur müzisyeni Charlie Creath’in orkestrasında iş buldu. Etrafında tanınmış müzisyenler vardı ama hiç biriyle birlikte çalmadı. Caz piyanistlerinden Fate Marable bunlardan biriydi.

 

 

Lonnie giderek adını duyurmaya başlamış, işler yoluna girmiş, ikisi de kendi ayaklarının üzerinde durabiliyordu. 1925'te evlendi. Eşi Mary bir süre sonra kendi Blues kariyerine başladı ve Mary Johnson olarak sahnelerde adını duyurdu. 1929'dan 1936'ya kadar kariyerine devam etti. Burada bir parantez açalım; birçok erken dönem Blues sanatçısında olduğu gibi, Mary Johnson hakkındaki bilgiler de net olmamakla birlikte kaynaklar evlenmeden önce adını Mary Smith olarak belirtmekte ve gençliğinde performans sergilemeye başladığını yazar fakat yazar James Sallis’e göre Mary Williams olarak bilinmekte ve Blues ile ilgisi ise Lonnie'nin şarkı yazmasına yardım etmeye başlamış olmasıydı. İlginç olan ise ikisinin asla birlikte kayıt yapmamış olması. Lonnie ve Mary’nin evlilikleri 1932 yılında boşanmalarıyla sona erdi. Bu evlilikten altı çocukları olmuştu.

 

 

 

Kariyerin başlangıcı: Okeh Records

 

 

Lonnie Johnson 1925’te St. Louis'deki Booker T. Washington Tiyatrosu'nda bir Blues yarışmasına katıldı. Çok başarılı bir performans sergileyen Lonnie yarışmayı zorlanmadan kazandı. Ödül, dönemin meşhur plâk şirketi Okeh Records ile kayıt sözleşmesiydi. Bu sözleşme ile profesyonel kariyeri de başlamış oldu. 1925 ve 1932 yılları arasında Okeh için yaklaşık 130 kayıt yaptı ve bunların çoğu iyi sattı. Bu kayıtlar onu popüler Okeh sanatçılarından biri yaptı. Victoria Spivey ve country Blues şarkıcısı Alger "Texas" Alexander da dahil olmak üzere dönemin önde gelen Blues şarkıcılarıyla kayıt yapmak için New York'a çağrıldı. Ayrıca, Theater Owners Booking Association Derneği'nin düzenlediği bir turnede Bessie Smith ile sahne aldı. Lonnie Johnson artık aranılan ve başarılı bir Blues müzisyeniydi.

 

Okeh, Chicago Defender gazetesine verdiği reklamlarda Louis Armstrong ve Johnson'ın resimlerini kullandı. Aralık 1927'de Johnson, Chicago'da Louis Armstrong ve His Hot Five ile konuk sanatçı olarak kayıt yaptı. "I'm Not Rough", "Savoy Blues" ve "Hotter Than That" şarkılarında çaldı. Bu başarısının üzerine Johnson birçok Okeh Caz grubuyla birlikte “sessions”lara davet edildi. 1928'de Okeh için Duke Ellington ile "Hot and Bothered", "Move Over" ve "The Mooche" şarkılarını kaydetti. 1927’de Chocolate Dandies adlı bir grupla kayıt yaparak "6/88 Glide" parçasında gitar solosuna öncülük etti. İlk kayıtlarının çoğunda George Barnes, Charlie Christian ve Django Reinhardt gibi geleceğin caz gitaristlerini etkileyen bir tarzda 12 telli gitar soloları çaldı. 1929'da birlikte çalıştığı caz gitaristi Eddie Lang ile kaydettiği enstrümantal parçalarda başarı çıtasını iyice yüksetti.

 

 

Müzik tarzı: Tel bükme ve vibrato ile tek notalı bir solo tekniği

 

 

Johnson'ın müziğinin çoğu blues'dan çok caz olarak kategorize edilecek deneysel doğaçlamalar içeriyordu. Blues tarihçisi Gérard Herzhaft'a göre Johnson caz, blues, country ve rock müzikte standart haline gelen, bir pena ile nota nota çalınan gitar solo tekniğinin yaratıcısı oldu. Johnson'ın tarzı, tek telli sololarını modern elektrik blues tarzına uyarlayacak ve geliştirecek olan hem Delta Blues müzisyenlerine hem de şehirli müzisyenlere ulaştı. Bununla birlikte, yazar Elijah Wald, 1920'lerde ve 1930'larda Johnson'ın bir gitaristten çok sofistike şehirli bir şarkıcı olarak tanındığını söyledi ve şöyle devam etti: "1926 ve 1931 yılları arasında Chicago Defender'da çıkan kırk plâk reklamından hiçbiri gitar çaldığından bahsetmedi".

 

Johnson'ın besteleri genellikle şehirli Afrikalı Amerikalıların karşı karşıya olduğu sosyal koşulları tasvir ediyordu. Şarkı sözlerinde kadın-erkek aşk ilişkilerinin nüanslarını gerçekçi bir şekilde yakaladı ve Blues'un özü olarak gördüğü insanların kalp acılarını anlama ve yansıtma yeteneği sergiledi. Şarkılarıyla onların ruhuna dokunuyordu.

 

 

Büyük Buhran sonrası Cleveland’a dönüş

 

 

Lonnie Johnson’ın kariyerindeki önemli bir olay da, 1929'da Bessie Smith ile turneye çıkması oldu. Yorucu geçen turnenin ardından Chicago'ya taşındı ve piyanist James P. Johnson ile Okeh için kayıtlar yaptı ancak bu düzen uzun sürmedi. Büyük Buhran dönemi kayıt endüstrisinin geçici olarak sona ermesiyle Illinois'deki bir çelik fabrikasında çalışarak müzik dışında geçimini sağlamak zorunda kaldı fakat tam da kariyerinde zirveye çıktığı bu dönemde hayatını bu şekilde geçirmek istemiyordu. Düşündü ve her zaman yaptığı gibi ani bir kararla 1932'de Cleveland, Ohio'ya geri dönerek on yılın kalanında burada yaşadı. Radyo programlarında ve aralıklı olarak şarkıcı Putney Dandridge'i destekleyen grupla çaldı. En azından müziğine geri dönmüştü ve mutluydu. 1939'da piyanist Joshua Altheimer ile Bluebird Records için bir kayıt sırasında Johnson ilk kez elektro gitar kullandı. Sonraki beş yıl içinde Bluebird için "He's a Jelly Roll Baker” ve "In Love Again" hitleri de dahil olmak üzere 34 parça kaydetti.

 

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Johnson, Rythm Blues'a yöneldi. Bu sürede King Cincinnati için kayıt yaptı ve 1948'de Sam Coslow ve Will Grosz tarafından yazılan "Tomorrow Night" ile liste başı oldu. Şarkı, Billboard Race Records listesinde yedi hafta zirvede kaldı ve üç milyon  satışla pop listesinde 9 numaraya tırmandı. Piyano eşlikli ve geri vokal şarkıcılarıyla bir blues baladı olan şarkı, Johnson'ın önceki blues ve caz çalışmalarıyla çok az benzerlik gösteriyordu. Ardından gelen "Pleasing You", "So Tired" ve "Confused" da r'n'b hitleri oldu.

 

 

İngiltere turnesi

 

 

1952'de Johnson İngiltere'ye gitti. Londra’daki yerel kulüplerde kısa programlar yaptı.  Bir defasında, aynı kulüpte çalan İngiliz müzisyen Tony Donegan, Lonnie Johnson’dan o kadar etkilendi ki, adını Lonnie Donegan olarak değiştirerek sanatçıya hayranlığını bu şekilde gösterdi ancak ne yazık ki İngiliz basınında Johnson'ın performanslarının İngiliz izleyiciler tarafından çok beğenilmediği yazıldı. Bu eleştiriler üzerine ülkesine geri dönerek 1959’da bu kez Philadelphia’ya taşındı. Geceleri, Benjamin Franklin Oteli'nde hademelik yapıyordu. Bir gece otelde dönemin popüler radyolarından WHAT-FM prodüktörü ve DJ’i Chris Albertson ile karşılaştı, aslında bu bir tesadüf değildi. Chris onu arıyordu ve nihayet arkadaşı Elmer Snowden sayesinde izini bulmuştu. Hemen sohbete başladılar. Albertson o gece Bluesville Records için Lonnie Johnson'a prodüktörlük teklif etti. Albertson'ın Johnson'ı bulmasına yardım eden Snowden ile “Blues and Ballads” da dahil olmak üzere diğer Prestige albümleri izledi. Snowden'ın Duke Ellington orkestrasına girmesinden sonra sanatçı Duke Ellington ile bir araya geldi ve yıldızlardan oluşan bir konsere konuk oldu.

 

 

 

Avrupa’nın fethi: Muddy Waters, Otis Spann

 

 

1961'de Johnson, Okeh kayıt ortağı Victoria Spivey ile başka bir Prestige albümü olan “Idle Hours” için yeniden bir araya geldi ve iki şarkıcı Gerdes Folk City'de sahne aldı. 1963'te sanatçı Muddy Waters ile Amerikan Folk Blues Festivali'nin bir parçası olarak bu kez Avrupa'da turneye çıktı. Waters ve Johnson Avrupa’yı adeta fethetti ve bu defa basında çıkan yazılar olumluydu. Bu başarının üzerine turne esnasında 16 Ekim 1963’te Danimarka Kopenhag’da Otis Spann ile “Trouble in Mind” ve “C. C. Rider”ı kaydetti.

 

 

 

Toronto yılları

 

 

Lonnie Johnson Mayıs 1965'te Toronto'da bir kulüpte sadece dört kişilik bir seyirci önünde sahne aldı ancak birkaç hafta sonra, farklı bir kulüpteki gösterileri çok daha geniş izleyicinin ilgisini çekti ve ilgi giderek arttı ve bu ilgiden memnun kalan sanatçı yine ani bir kararla şehre yerleşti. Yerleşmekle kalmadı, Toronto’lu blues ve caz severlerin ilgisinden cesaret alarak 1966'da Toronto'nun Yorkville Bulvarı'nda kendi kulübü “Home of The Blues”u açtı. Önceleri işler iyi gitti ancak sonraları mekân sahibi ile sorunlar yaşamaya başladı ve ne yazık ki bu iş uzun soluklu olamadı çünkü Johnson bir müzisyendi ve iş dünyasında işlerin nasıl yürüdüğü hakkında, üstelik de Kanada gibi bilmediği bir ülkede tecrübesi yoktu. Mekân sahibi Johnson’ı bir gece kendi mekânından kovdu ve bu olay üzerine kulüp kısa süre sonra kapandı. On yılın geri kalanında bildiği en iyi işi, yani kayıt yapmaya devam ederek Kanada'daki kulüplerde çaldı ve bölgesel turnelere çıktı.

 

1993'te Smithsonian Folkways, Johnson'ın müziğinin bir antolojisi olan “The Complete Folkways Recordings'’i Folkways Records'tan çıkardı. 1960'lardan başlayarak Folkways'in birkaç derleme blues albümünde yer aldı ancak yaşamı boyunca plâk şirketinde hiç solo albüm yayınlamadı.

 

Mart 1969 sanatçı için kötü bir dönem oldu. Toronto'da kaldırımda yürürken araba çarptı, kalçası kırıldı, böbreğinde hasar oluştu. Kısmi felç olan sanatçı için 4 Mayıs 1969'da John Lee Hooker'ın da aralarında olduğu büyük bir kadroyla yardım konseri düzenlendi.

 

23 Şubat 1970'te Massey Hall'da bir performans için sahneye geri dönebildi ve baston yardımıyla zorlukla yürüdü ama sahnede Buddy Guy ile birkaç şarkı söyleyen Johnson dakikalarca ayakta alkışlandı.

 

 

 

Ölümü

 

 

Johnson’ın sağlığı giderek kötüleşiyordu. Sağlık sorunları trafik kazasından sonra azalmadığı gibi giderek ağırlaştı. 16 Haziran 1970’te, 71 yaşında hayata veda ettiğinde neredeyse hiç parası yoktu. Son dönem yaşadığı ve gerçekten çok sevdiği Toronto'daki Mount Hope Mezarlığı'nda arkadaşları ve dönemin müzisyenleri tarafından bir cenaze töreni düzenlendi ancak aile üyeleri mezarını Philadelphia'ya nakletmekte ısrar etti. Yıllar sonra blues müzisyenlerinin isimsiz mezarlarına mezar taşları yerleştiren ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Killer Blues, Johnson için bir mezar taşı yaptırdı.

 

 

 

Etkilediği sanatçılar

 

 

Johnson'ın ilk kayıtları, tel bükme ve vibrato ile tek notalı bir solo stili sergileyen ilk gitar kayıtları olarak biliniyor. Johnson, şarkılarında bu gitar çalma tarzını sürekli kullandı. Bu tarz Django Reinhardt, T-Bone Walker ve neredeyse tüm elektrik blues gitaristlerinin çalışında açıkça görülür. Elvis Presley'in ilk kayıtlarından biri, Johnson'ın blues baladı "Tomorrow Night"ın Sam Coslow ve Will Grosz tarafından yazılan bir versiyonu idi. Presley'in vokal ifadeleri Johnson'ını taklit ediyordu. O derece ki, Elvis’in imzası olan vibrato ve bariton seslerinin çoğu geliştirme aşamasında duyulur. "Tomorrow Night" ayrıca LaVern Baker ve 1957'de de Jerry Lee Lewis tarafından kaydedildi.

 

Otobiyografisi Chronicles, Vol. 1'de Bob Dylan, Lonnie Johnson'dan öğrendiği performans yöntemi hakkında yazdı ve Robert Johnson'ın Lonnie Johnson'dan çok şey öğrendiğini belirtti. Robert Johnson'ın "Malted Milk" gibi bazı şarkıları, Lonnie Johnson tarafından kaydedilen şarkıların yeni versiyonları olarak görülüyor.

 

Yazıyı yine Bob Dylan’ın “Biograph” albümünün giriş notlarında yer alan ve New York'ta Johnson ile karşılaşmalarını anlatan paragrafla bitirelim: “Çalıştığım kulüpte Lonnie Johnson ile tanıştığım için şanslıydım ve beni çok etkilediğini söylemeliyim. Bunu hemen ilk kayıtta duyabilirsiniz. Corrina'yı kastediyorum, Corrina... bu tamamen Lonnie Johnson'dır. Bulduğum her fırsatta onu izlerdim ve bazen onunla çalmama izin verirdi. Sanırım, Tampa Red ve tabii ki Scrapper Blackwell, işte bu benim en sevdiğim gitar çalma tarzı."

 

Ve her zaman söylediğimiz gibi, Lonnie Johnson gibi sanatçılar Blues için bir hediyedir.

 

 

Müzikle kalın.

 

Tamer Tekelioğlu

 

Cazkolik.com / 20 Temmuz 2024, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tamer Tekelioğlu

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.