Uzun beyaz saçları ve sakalıyla sahneye çıktığında yetmiş küsur yaşında ama dinç görünen Lubomyr Melnyk önce piyanonun yanındaki mikrofona uzandı, kısa selamlama konuşması ve konuşmaya devam mı edeyim piyanoya mı döneyim kararsızlığın ardından taburesine oturdu.
Zorlu PSM Turkcell Sahnesi'nde çok konser izledim. O salonun her yerinde güzel müziklerin anıları birikmeye başladı. Melnyk konseri de aralarına katıldı. Açıkçası, felsefesi olan bir müzisyene sık denk gelmiyoruz.
Minimalist ya da yeni klasik müziğe uzun süre mesafeli durdum. Bu duruşta tutucu bir cazsever olmanın da etkisi var. Ama son yıllarda izlediğim 2 konser, Melnyk ile beraber toplam 3 konser bu tarz müziğe karşı daha esnek ve meraklı olmama neden oldu ve bu konserlerin üçü de Zorlu PSM'de izlediğim konserlerdi. İlki yine Zorlu PSM'nin 2019 yılındaki Neue Step! Festivalindeki Nils Frahm konseriydi. Benim için bambaşka bir tecrübe olmuştu. İkincisi ise ise Melnyk'in kendi müziğine dair 1969 yılından referans verdiği minimalist müziğin öncü isimlerinden Terry Riley'in oğlu Gyan Riley ile yine Zorlu PSM touché konseri olmuştu.
Ve üçüncüsü, 16 Ekim akşamı izlediğim Lubomyr Melnyk konseri oldu. Ama Melnyk'in diğer iki isimden farkı var. Nils Frahm'ın müziği enstrümanlar arası zorlu bir yolculuktu, Riley ve oğlu Gyan'ın müziği ise -o akşamki konser bakımından- muzip, zeki ve hınzırdı. Melnyk ise 'continous music' adını verdiği felsefesini inanılmaz piyano tekniğiyle oldukça inandırıcı anlatıyordu. (Daha önce Philip Glass konseri de İstanbul'da gerçekleşti ama onu izlemediğim için üçlüye dahil etmedim, izlesem muhtemelen o da bu kısa listeye girecekti).
Cazda çoğu sanatçı konuşmayı sevmez, hatta, bu bir 'cool' duruş meselesi gibidir. Melnyk ise müziğini çaldığı kadar anlatmayı da seviyor. Haklı tarafı, müziğinin anlatılacak yanları olması. 'Continous' tabiri müzikte elbette açıklamaya muhtaç. Kendisiyle konserden önce yaptığım röportaj zaten birçok fikir vermişti.
Konsere dair diğer not videolarında da gördüğüm ve her izlediğimde beni hayrete düşüren değişkenli ardışık el kullanım becerisiydi. Beynini ikiye bölerek çalabilen bir piyanist Melnyk. Bir eliyle basit ritmik temayı 'loop'layarak tekrarlarken diğer eliyle melodi diyebileceğim akışı çalıyordu, buraya kadar anlaşılır ama giderek tempoyu artırıyor ve bir süre sonre hem 'loop' temayı hem ellerini hem de melodiyi değiştirirken hızını da artırıyor ve bir süre sonra ise önceki ve sonraki müzikleri içiçe geçirmeye başlıyordu. Benim için burada anlaşılır biçimde anlatması dahi zor bir icrayı onun sahnede tek bir nota sektirmeden yaptığını düşünün. Zaten konseri izlemeyi istememdeki temel dürtü açıkçası bunu yapabildiğini gözlerimle görmekti ve Melnyk bunu öyle rahat yapıyordu ki...
Ukraynalı bu sanatçı daha önce de İstanbul'a gelmişti, yine gelecektir, yakın coğrafyaların birbirlerini tanıyan insanlarıyız, yaptığım röportajdaki bilgileri siz de bakın lütfen ve bir kez daha geldiğinde kaçırmamaya gayret edin.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 19 Ekim 2021, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.