Genç caz müzisyenleriyle söyleşiler serisinin son halkası ülkemizdeki genç caz kadın vokalin en gözalıcı yorumcularından Özge Pınar sevgili Zuhal Focan`ın sorularını yanıtlıyor...

Genç caz müzisyenleriyle söyleşiler serisinin son halkası ülkemizdeki genç caz kadın vokalin en gözalıcı yorumcularından Özge Pınar sevgili Zuhal Focan`ın sorularını yanıtlıyor...

(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)


Zuhal Focan: Özge Pınar kimdir?

Özge Pınar: İstanbul’da dünyaya geldim, ancak çocukluğum babamın işi dolayısıyla yerleştiğimiz Karabük’te geçti. İlköğretim ve liseyi TED Karabük Koleji’nde tamamladım. Küçük yaşlardan itibaren sanata ve sanat tarihine ilgim vardı. Okul dışında tüm zamanımı resim yaparak ve müzik dinleyerek geçirirdim. O yıllarda kısa süreliğine piyano dersleri aldım, fakat devam etmem mümkün olmadı. Lise yıllarında arkadaşlarımla birlikte oluşturduğum amatör bir grupta şarkı söylemeye başladım. Ailem o dönem sanat eğitimine sıcak bakmıyordu ben de 16 yaşında girdiğimde ne olduğundan bile emin olmadığım, Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği’nden, neyse ki en azından ne olduğunu öğrenerek 2000 yılında mezun oldum.

Profesyonel müzik çalışmalarıma üniversite yıllarında başladım ve çeşitli rock ve blues gruplarıyla sahne aldım. Üniversiteyi bitirdikten sonra bir şirkette çalışmaya başladım ancak bir yandan hafta sonları sahneye çıkıyordum. Yorucu iki senenin ardından, konsantrasyonumu ve tüm zamanımı müzik üzerine yoğunlaştırmaya karar verip istifa ettim. Zaten bir süredir Timur Selçuk’tan solfej dersleri alıyordum. Timur Hoca aracılığıyla, çok değerli hocam rahmetli Nükhet Ruacan ile tanıştım ve kendisinden özel dersler almaya başladım. Aynı dönemde İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nde bir yıl süreyle misafir öğrenci olarak derslere devam ettim ve yurtdışında çeşitli workshop’lara katıldım. Sonrasında da Sibel Köse, Randy Esen, Donovan Mixon, Bilge Görgan ve Ayşe Sezerman gibi usta müzisyen ve hocalardan şan, solfej, ear training (kulak eğitimi), armoni ve stil üzerine dersler aldım.

Caz müziğine, babamın çocukken dinlediğim plaklarından ve dönemin radyo yayınlarından zaten bir aşinalığım vardı. Daha sonraki yıllarda caza özgü “swing” hissi beni iyice kendine çekmeye başladı. Nükhet Hoca’nın ve Bilgi Üniversitesi’nde tanıştığım arkadaşlarımın da etkisiyle caza olan ilgim arttı. Böylece caz müziğine ağırlık vermeye başladım ve 2004 yılı itibariyle profesyonel caz sahnesine adımımı attım. Nardis Jazz Club, İstanbul Jazz Center, Naima Jazz Club, 14. Uluslararası İstanbul Jazz Festivali, Kahvaltıda Caz Etkinlikleri ve daha pek çok mekan ve organizasyonda sahne aldım.

Donovan Mixon, İmer Demirer, Neşet Ruacan, Önder Focan, Şenova Ülker, Burak Bedikyan, Ferit Odman, Turgut Alp Bekoğlu, Erdal Akyol, Cem Aksel, Serkan Özyılmaz, Cengiz Baysal, Bilal Karaman, Volkan Öktem gibi caz ve müzik dünyasının çok önemli ve değerli isimleriyle aynı sahneyi paylaşma fırsatım oldu. Önder Focan “Vokalist 2006”, Burak Bedikyan’ın düzenlemelerini yaptığı “BeatlesJazz” ve “Gershwin’s Porgy and Bess” gibi projelerde solist olarak yer aldım. 2007 yılı Nardis Jazz Club Uluslarası Jazz Vokal Yarışması’nda birincilik ödülünü aldım.

Zuhal Focan: Kayıt yapmak gibi bir isteğin, projen var mı?

Özge Pınar: Kaydedip bir albüm haline getirmeyi istediğimiz bir takım projelerimiz oldu ve yakın zamanda da stüdyoya girmeye niyetlendik. Ancak albüm işini kendi adıma fazla aceleye getirmek istemiyorum. Her müzisyen gibi ben de, kendimi en iyi ve en doğru şekilde ifade edebildiğim müziğin peşindeyim ve kendi adıma bir albüm yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu düşünüyorum.

Zuhal Focan: Genelde (Türkiye’de ve dünyada) caza nasıl bir gelecek öngörüyorsun?

Özge Pınar: Türkiye’de dinleyici genellikle aşina olduğu parçaları, tınıları duymak istiyor. Biraz farklı bir şey yaptığınızda, sadece alışık olmadığı için zorlanabiliyor, kulak kabartmıyor. Caz, klasik müzikte de olduğu gibi, sadece bir müzik değil bir kültürü de beraberinde getiriyor. Çok sesli müzik tarihinin başladığı Avrupa’da Amerika’da olduğu gibi burada yaygın dinlenen bir müzik değil.
Ancak şu an küçük bir müzisyen -dinleyici ailesi olarak görünsek de genç neslin eskiye oranla caz müziğine daha çok ilgi göstermesi gelecek adına heyecan verici. Kulüp, festival ve yapılan albümlerin sayısında ki artışın ve kalitenin, dinleyicinin ilgisini ve sayısını doğru orantılı etkilediğini düşünüyorum. Ancak özellikle eğitim konusunda Türkiye’de ciddi bir eksiklik var, ve gelecekle ilgili bir beklentiye girilecekse bence önce bunun telafi edilmesi gerekiyor.

Zuhal Focan: Senden sonra yetişen gençlere söylemek istediklerin?

Özge Pınar: Kendi deneyim ve düşüncelerimi aktarmam gerekirse, özellikle ülkemizin genel sosyal, ekonomik ve kültürel durumu göz önüne alındığında, müzik ve ya başka bir sanat dalıyla uğraşmak ve bunu bir meslek ve yaşam tarzı haline getirmek gerçekten büyük bir sevgi, cesaret ve özveri gerektiriyor. Bunun yanı sıra kendi müzikal gelişiminiz için de bir mücadele veriyorsunuz. Şarkı söylemek enstrüman çalmaktan çok farklı değil. Sadece güzel sesli olmakla veya doğru sesleri çıkartmakla bitmiyor; his, teknik, yorum, yaratıcılık, birikim, ifade, repertuar, stil hepsi bir bütün… Bunların hepsine hakim olup kendinle harmanlayıp ortaya koymak yıllar sürecek belki de hiç bitmeyecek bir yol. O nedenle gerçekten çok sabırlı olup, bol bol dinlemek, çalışmak ve söylemek gerek…

Müzikle kalın...

Zuhal Focan
20 Nisan 2010, Salı
focan@nardisjazz.com

Cazkolik.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Zuhal Focan

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.