Kerem Görsev yeni albümüyle mükemmel denge arayışında

Kerem Görsev yeni albümüyle mükemmel denge arayışında

Caz müzisyeni Kerem Görsev, 19’uncu albümü ‘Perfect Balance’ ile yeniden dinleyici karşısında. Görsev, Kağan Yıldız ve Ferit Odman ile birlikteliğine istinaden müziğini “demokratik” olarak tanımlıyor. “Ses sanatçısı Kerem Görsev ve saz arkadaşları Ferit Odman, Kağan Yıldız değiliz biz. Onlardan biri gittiğinde darbe alıyorum ben” diye konuşuyor.

 

Türkiye’de caz müziğin parmakla gösterilen temsilcilerinden Kerem Görsev, yeni albümü ‘Perfect Balance’ı dinleyiciyle buluşturdu. Müziğinde, ‘mükemmel denge’ arayışına giren müzisyen, albümünde tenor saksafonda Grammy’li müzisyen Ernie Watts’ı konuk ediyor. Kontrbasta Kağan Yıldız, davulda ise Ferit Odman birlikteliğinden oluşan geleneğini bu albümde de bozmuyor. CD ve plak formatında yayımlanan albümde bulunan 7 bestenin tümü Görsev’e ait. Albüm fotoğrafları Ahmet Görsev’e, plak ve CD tasarımı ise Feridun Ertaşkan’a ait. Babajım Stüdyoları’nda kaydedilen ‘Perfect Balance’ın co-prodüktörlüğünde Ferit Odman imzası var.

 

Albümün en can alıcı detaylarından biri ise yine tek seferde kaydedilmesi. Dört saatte tamamlanan albüm, dinleyiciyi dört usta ismin stüdyosuna konuk ediyor. Görsev, bu deneyimini, “Sevabıyla günahıyla o 4 saat içinde girip çaldım. Bu saatten sonra kendimi daha güzel göstermek için burnumu mu yaptıracağım? Suratımı mı gerdireceğim? Hayır, neysem o’yum” sözleriyle anlatıyor. Görsev ile müzik serüvenine kısa bir yolculuk gerçekleştirdik.

 

Sözü daha fazla uzatmadan ustasına bırakalım...

 

Işıl Çalışkan

 

 

"Her albümden sonra diyorum ki daha iyi nasıl çalabilirim?"

 

Işıl Çalışkan: Perfect Balance, Türkçe’de mükemmel denge ile karşılık buluyor. İki zıt kutup hangi ortak noktada bu albümde buluşuyor?

 

Kerem Görsev: İçsel bir dengeyi bulma çabası... Eski manavlarda vardır. Teraziye bir elma koyarsın, tartı bir tarafından ağır basar. Küçük bir elma koyduğunda ise dengelenir. Benim hayatımdaki dengeleri oturtup her şeyi daha stabil hale getirmek ve müzikte daha iyi yoğunlaşma durumuna tekabül ediyor. Bu benim içsel işim. Albüm de bununla karşılık buluyor.

 

Ernie Watts bizzat yaşayan bir albüm

 

Işıl Çalışkan: Bu albümde tenor saksafonda size Ernie Watts eşlik ediyor. Böylelikle dördüncü kez bir albümde buluşmuş oldunuz. Bu işbirliğiyle ilgili neler söylersiniz?

 

Kerem Görsev: Yaşayan bir tarih, bir okul o. Ferit, Kağan ve ben onun ağzının içine bakıyoruz çalarken. Müzik tavrını izliyoruz. Zaten dünyanın izlediği bir adam. 1500’ün üzerinde kayıtta çalmış. Son derece profesyonel. 75 yaşında olmasına rağmen son derece disiplinli, dakik, müziğe saygılı. Bizim çaldığımız müziği alıp çok değişik kulvarlara sokuyor. Biz de kendimizi aşmaya çalışıyoruz. Mutluyuz onunla çaldığımız için, çok büyük bir adam.

 

Gençlik Bayramı’nda gençlerle stüdyoya girdik

 

Işıl Çalışkan: Albüm yine tek seferde kaydedilmiş. Bu dinleyici için büyük bir jest aslında.

 

Kerem Görsev: Biz Prag Filarmoni Orkestrası’nda da Londra Senfoni Orkestrası ile de bir günde yaptık kaydı. ‘After The Hurricane’de öyleydi. Bu da 4 saatte bitti. Biz, bu plak kaydından evvel 3 konserlik bir turne yaptık. Sonra stüdyoya girdik. 19 Mayıs 2019’da. Güzel bir tarihti. Gençlik Bayramı’nda gençlerle stüdyoya girdik. Tavında oldu her şey, oturdu. Stüdyoya girdiğimizde vücutlarımız, parmaklar, beyinler sıcaktı. Ben şaşırıyorum diyorlar ki, “Stüdyoya 8 aylık bir çalışmayla girdim.” 8 ayda gırtlağın değişir, ayakkabı numaran bile büyür. Sevabıyla günahıyla o 4 saat içinde girip çaldım. Bu saatten sonra kendimi daha güzel göstermek için burnumu mu yaptıracağım? Suratımı mı gerdireceğim? Hayır, neysem o’yum.

 

Ernie Watts’ı dinlerken Ferit’de Kağan’da ben de gaza geliyoruz. Onların rüzgarıyla ben kendimi daha iyi hissedip çalmaya çalışıyorum. Sadece her albümden sonra diyorum ki daha iyi nasıl çalabilirim?

 

Bir solom bana tokat attı

 

Işıl Çalışkan: Keşke şurası şöyle olsaydı dediğiniz bir yer olmuyor mu bu durumda?

 

Kerem Görsev: Hayatta keşke ile yaşayamazsın. Geçen gün Suadiye’de sahilde yürüyüş yapıyordum. Orada dinledim ve inan ki yeni bir albüm gibi geldi. Fakat albümün bir yerinde CD’nin içinden çıkan bir piyano solom tokat attı bana. “Bunu niye böyle yaptım” dedim. O bir hataydı işte… Ama bunu Ferit anlar, ben anlarım. Hata değil de lezzetsizlik diyelim buna. Daha iyi nasıl ne yapabiliriz düşüncesinin peşinden koşa koşa hayat bitecek.

 

Işıl Çalışkan: Yıllardır aynı isimlerle sahne alıyorsunuz; Ferit Odman, Kağan Yıldız.

 

Kerem Görsev: Evet, 13 buçuk sene oldu.

 

Herkes kendini anlatıyor

 

Işıl Çalışkan: Albümde ön plana çıkma kaygısı yaşadığınız oluyor mu hiç?

 

Kerem Görsev: Benim hiç öyle bir derdim yok. Bizim müziğimiz demokratik bir müzik. Dünyada interplay albümlere baktığında, iç içe çalmak anlamına geliyor. Bill Evans Trio’larında bas’ta Scott La Faro, davul’da Paul Motian var. Albümlerde hepsinin yüzde olarak solo hakları aynı. Herkes kendini anlatıyor. Ses sanatçısı Kerem Görsev ve saz arkadaşları Ferit Odman, Kağan Yıldız değiliz biz. Onlardan biri gittiğinde darbe alıyorum ben. Buraya dünyanın en iyi davulcusunu getirsen benim parçalarımı onun bildiği gibi kimse bilmeyecek. Bu gayet samimi bir şey.

 

Işıl Çalışkan: Dinleyici de bir bütün olarak görüyor sizi artık

 

kerem Görsev: Zaten insanlar da bu trioyu biliyorlar artık. Bu bir gelenek oldu. Ben mutluyum bu durumdan.

 

 

Beste, piyano başında yapılmaz

 

Işıl Çalışkan: Albümdeki 7 bestenin tamamı size ait. Beste yapma süreciniz nasıl gelişti? Arka planda ne hikayeler var?

 

Kerem Görsev: Beste, piyanonun başına oturup yapılan bir şey değil. Yaptırmak için iter kakar seni. Bestelerden biri September. Eylül ayında yazmıştım ben onu. Eylül’ü severim ben. Terletmez, ılık ve keyif ayıdır. Biri Patmos, Yunan Adaları’ndan. Sevdiğim bir yerdir, orada yazmıştım. Bir tanesi George Shearing’e… Bundan 5, 6 sene evvel 92 yaşında ölen çok sevdiğim bir piyanist. To George Shearing diye yazdım. Ona ithaf ettim. Onun tarzına, stiline selam yolladım. Gloves, 1994 yılında çıkan albümümdeki ilk açılış parçasıydı, onu da çalmak istedim. Tam 25 sene sonra çaldık düşünebiliyor musun? Böyle şeyler var.

 

Işıl Çalışkan: Sözsüz olduğunda dinleyiciye özgürlük de tanıyorsunuz

 

Kerem Görsev: Kesinlikle. Ferit bagetleriyle, Kağan parmaklarıyla, bense piyanoyla. Seslerle hayal kurdurmaya çalışıyoruz. Bu zor bir şey ama inşallah oluyordur.

 

Işıl Çalışkan: Müziğinizde sınırlarınızı ne kadar zorluyorsunuz? Kendinizi kısıtladığınız oluyor mu tarzınızın dışına çıkmamak adına?

 

Kerem Görsev: Çıkmamak diye bir şey yok. Arzu ediyorsan çıkarsın. Veya bir güç seni bir şeyler yapmaya zorluyorsa sen zaten imkanı yok duramazsın. Mesela tabiattaki büyük dev dalgaları veya depremi hangi güç durdurabilir? Yok öyle, buraya çimentodan duvar yapayım da deniz suyu gelmesin. Var olan şeyi yok eder dünya, öyle bir güç! Benim için böyle bir güç yok. Biz arkadaşlarımla bu tarzı seviyoruz. Onun için birlikteyiz. Zorlamayla başka bir iş yapmadım hayatımda, yapmam da.

 

Piyanonun üzerindeki iki el, dengeyi anlatıyor

 

Işıl Çalışkan: Fotoğraf Ahmet Görsev’e plak ve tasarım da Feridun Ertaşkan’a ait. Albüm kapağıyla içindeki şarkılar arasındaki ilişkiyi nasıl anlatırsınız?

 

Kerem Görsev: Hiç düşünmediğim bir şeydi. Mesela Spring Water’da doğadan akan bir su vardı. After The Hurricane’de eşim Deniz fotoğrafını çekmişti. İrma’daki kasırgaya ait. Burada da piyanonun üzerinde iki tane el var. O dengeyi anlatıyor.

 

 

Cazın ülkesi yok

 

Işıl Çalışkan: Türkiye’de caz müzik yapmak nasıl?

 

Kerem Görsev: Cazın ülkesi yok. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Bizim güzel bir grubumuz var. Mütevazı şartlarda gidip çalıyoruz. İnsanlara hikâyelerimizi anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye’de caz müziği çalarak arkadaşlar edindim. Hepsiyle yazışıyorum, konuşuyorum. Hayatta kalıp ailemi geçindirmeye çalışıyorum. Namuslu bir duruşum var. İstemediğim hiçbir mekânda istemediğim müziği çalmıyorum. Br müzisyen olarak bu zor bir şey. Ben şanslıyım. 19 albüm yaptım. Yaptığım işle tanınıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Küçük çocuk annesine “Aa piyanocu geçiyor” diyor mesela. Ya da “Kerem Bey sizi lisedeyken dinliyordum şimdi çocuğum var hâlâ dinliyorum” diyor. Bu çok mutluluk verici. Demek ki doğru bir işin peşindeyim.

 

Işıl Çalışkan: Peki yeterince kıymet gördüğünüzü düşünüyor musunuz?

 

Kerem Görsev: Evet, düşünüyorum. Sağ olsunlar... Bütün caz müzisyenlerinin değerlerini veriyorlar çünkü herkes çok özel insanlar. Bu yola baş koyup idealist olarak, namuslu bir şekilde çalıp, enstrümanını oradan oraya taşıyarak alın teriyle sahnede emek vererek çalan her müzisyene ben ceketimi iliklerim, saygı duyarım.

 

Işıl Çalışkan: Ana akım cazla ilgili düşünceniz nedir?

 

Kerem Görsev: Ben hiç ilgilenmiyorum öyle şeylerle Işıl. Ben at gözlüğü takmış durumdayım. Ama at gözlüğümün yan tarafı pleksi. O at gözlüğü dünyanın her tarafını gösteriyor bana fakat zararlı şeyler gözüme kaçmıyor. Gözümü zedelemiyorum ama görüyorum. İlgimi çekmiyor. Benim ilgimi bu çekiyor. Tutucu değilim. Bu enstrümanlarla da modern müzikler yapabilirsin. Değişik tarzlar bulabilirsin. Akustikçiyim ben, onu çok seviyorum.

 

Işıl Çalışkan: Bundan sonraki projelerinizden de bahsedelim mi?

 

Kerem Görsev: Proje projeyi üretir. Her yaptığın albümden sonra kendini daha sorumlu hissediyorsun. Bu albüm bitti. Benim kafamda iki tane albüm var. Bir tanesi hazır. Alan Broadbent yazdı bütün aranjmanları. Büyük orkestraya yazdı. Los Angeles Filarmoni’de veya Londra Filarmoni’deki gibi sırf yaylı değil. Prag, yaylılar ve nefeslilerleydi. Bunda başka enstrümanlar da var. 1 ay falan bir tozunu atmam lazım. Yurt dışında yapacağım.

 

Işıl Çalışkan: Cazkolik okuyucularına bir mesajınız var mı?

 

Kerem Görsev: Belki bilmiyorlardır, Caz FM’i takip etsinler. 24 saat yayın yapıyor ve dünya müzikleri çalıyor. Sadece Swing Caz çalmıyor, başka şeyler de çalıyor. Ben ilgilendiğim müzikleri dinliyorum, diğerlerini dinlemiyorum. Bu böyledir. Aynı anda hem baklava hem Urfa kebabı hem balık hem meyve yiyemezsin. Caz FM’i dinlesinler. Bir de Cazkolik’i her gün herkes okusun. Destek olmak lazım. Çünkü Türkiye’de bu işi yapan tek ciddi portal. Ben açıldığından beri ruhumla varım içinde.

 

Işıl Çalışkan

 

Cazkolik.com / 19 Kasım 2019, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Işıl Çalışkan

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.