Pek farkında değiliz ama Londra kökenli yeni müzik toplulukları füzyon cazın gidişatını değiştirecek hamleler yapıyor. Bu müziklere geleneksel caz denmesi mümkün değil ama kesinlikle cazla ince çelik bir tel sağlamlığında bağlantılı müzikler.
Bu grupların İstanbul`da konser verenleriyle zaman zaman söyleşi yapma imkanımız oluyor, geçen hafta yayınladığımız Portico Quartet bunlardan biriydi, bugün 22 kasım akşamı Salon`da performansına tanık olacağımız Kamaal Williams projesiyle yaptığımız sohbeti yayına giriyoruz.
Benim ilgimi ilk çeken çarpıcı kapağıyla Yussef Kamaal "Black Focus" albümü olmuştu. Hele son yıllarda, kaligrafik Arapçayla yazılmış Yussef Kamaal yazısı siyasal bakımdan riskli tercih gibi görünse de alınan risk dijital platformlarda 700 binin üzerinde dinlenmeyle karşılığını almış görünüyor. Peki Yussef Kamaal kim? Aslında köken olarak aynı grubun sonradan ikiye ayrılmış elemanları. Çoğu göçmen kökenli Londra`lı çocuklar ve tabii her taşın altından çıkan bir Gilles Peterson projesi ya da keşfi.
Peterson`ın Brownswwod Recordings firmasından geçen sene çıkan bu albüm Londralı duo Henry Wu (Kamaal Williams) ve Yussef Dayes`in çalışmasıydı. 22 kasım akşamı verecekleri konser için ben de hazırlanıp sorularımı sordum ve ortaya kompakt bir söyleşi çıktı.
Merak ettiğim lik konu elbette tüm bu yeni müziklerin cazla nasıl ilişkisi olduğuydu. Mesela, bu yazıyı toparlarken bir yanda albümden "Remembrance" çalıyor ve nefis bir elektrik piyano solosu var, işte, kim ne derse desin bu tam caz! Peki öyle mi?
Cazkolik: Müziğin, caz dahil elektro, tekno, hip hop, boogie, retro pekçok unsuru barındırıyor, bu müziği geniş bir caz şemsiyesi altında tanımlayabilir misin?
Henry Wu: Biz Londra`da garage, broken beat, hip hop, UK funk bu müziklerle büyüdük, benim için caz bu müziklerin tamamıyla ilgili ve tümüyle yeni birşey unsurunu ima ediyor.
Yazının başındaki atfa geri dönersek, caz füzyonun üzerinden çok zaman geçti, bugünün çocukları anlaşılan o günkü müzikleri pek sevmiyor, müzik yazarı Jeff Weiss Yussef Kamaal ile yaptığı söyleşide bu notu düşmüş. Bence anlaşılır bir fikir.
Mesela, bu müziğin bir diğer izdüşümü yine aynı dönem ürünleri olması bakımından son iki senedir bizde epey ses getiren Kamasi Washington/Miles Mosley ekibinin müzikleriyle kıyaslanıyor, farklı iklimlerde aynı dürtüyle çıkan müzikler benzetmesi yapılıyor, mesela bu fikre katılıyor mu?
Cazkolik: Bu müzik sıklıkla Kamasi Washington & Miles Mosley ile benzeştiriliyor. LA Jazz Collective ya da Londra IG Culture gibi mukayeseler sizde doğru karşılaştırmalar mı? Ya da abartılı mı? (Cazkolik notu: Bu sorular aslında riskli sorular, müzisyenler haklı olarak mukayese edilmekten hoşlanmaz, nitekim yanıt da doğruluyor)
Henry Wu: Müziğimi karşılaştırmamaya çalışıyorum. Kesin olan bu müziğin Londra`da yapıldığıdır ve mücadelemizin ifadesi olduğuna inanıyoruz.
Albümde yeralan "Yo Chavez" isimli bir parça var, benim gibi uzaktan ve dışardan bakan biri için akla gelecek ilk yorum Kolombiya`nın 2013`de 58 yaşında kanserden ölen eski ve sembolik öneme sahip devlet başkanı Chavez`le ilgili olmasıydı, meğer işin aslı bambaşkaymış;
Henry Wu: "Yo Chavez" benim hapisteyken bir arkadaşıma yaptığım atıftır!
Röportajlarımızda sıklıkla sorduğumuz sorulardan biri İstanbul... Onlar gibi çok kültürlü ortamdan gelen birilerinin muhtemelen İstanbul gibi başka bir kültürde konser vermelerinin yarattığı yeni etkiler oluyordur. Aslında, müziklerinde etnik fazla unsur yok ama peki etkiler mi?
Henry Wu: Evet, yoğunluk, renkler, dil ve kokular başka bir ülkede veya şehirde yaşarken ruh halimizi etkiliyor!
ve son sorumuz, İngiliz basınındaki yankılara bakılırsa bugün "Londra`nın soundu" olarak bu ekibin müziği takdim ediliyor, onlar da öyle mi düşünüyor?
Henry Wu: Evet, bugün Londra`daki en özgün ses bizimki!
Cevap kendinden emin, net ve temiz… Bunu anlamak ve hissetmek için 22 kasımda Salon`da olmak şart!
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 09 Kasım 2017, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.