Çok güzel bir kapak görseli
Bu kez ben susuyorum lafı Enrico Pieranunzi alıyor, onun geçen sene yayınladığı "Ménage à Trois" albümü için yazdıklarına bırakıyorum sözü. Bir de müzisyenler kendini kelimelere dökemez derler, buyrun!!!: "Yolculuğumun başından beri iki güzel kadınla beraber oldum, hayatımın iki müzikal esin kaynağı; klasik müzik ve caz. Birini diğerine tercih etmedim, her ikisini de seçtim. Her ikisini de birlikte ve ilk andan beri yoğun bir sevgiyle seviyorum. Bu ifadem bazıları için günah olabilir, kabul ediyorum ve itiraf ediyorum, ben bir günahkârım. Bu ikili, bu iki müzik birbirini tanıyor ve birbirini kıskanmadan saygı duyuyor. Ben, onlara eşit dikkat, incelik ve saygılı davranıyorum. Başka bir deyişle, paylaştığımız bir ev hayatı olmadan büyük bir uyumla yaşıyoruz. Elbette, bu "Ménage à Trois"nın kabul edilemez olduğunun farkındayım. Sizce bu durum ahlâka aykırı mı? Öte yandan, müzik hâlâ belli bir erotizmi taşıyor. Peki, bu erotik bir albüm mü? Müzikte duyusal olarak her zaman belli oranda erotizm olduğunu kabul ederseniz cevap kesinlikle evettir. Benim için müzik yapmak da sevmenin bir yoludur. Onu okşamak, onunla dans etmek, onu sevmek… Tabii ki bunları bir kadınla yapmanın yeterli olacağını söyleyebilirsiniz ama ben ikisini de sevdim. Bu albümü dinlerken ahlaki yargılarınıza ateşkes uygulayın ve dinleyin, eminim pişman olmayacaksınız."
Mundell Lowe 95 yaşında öldü
İki hafta önce Jon Hendricks`in ölümü haberi üzerine yayınladığımız haberde `caz yüzyılının kapısı ağır ağır kapanıyor` demiştik ki fazla zaman geçmeden bir ölüm haberi daha geldi. Geçen sene, hatta ondan önceki sene de sadece ölüm haberleri üst üste gelince bunaltmıştı, işin doğrusu, son gelen haberler hani vakitli olsun denilen cinsten, son üç haberin üçü de maaşallah 95 yaşın altı değildi. Böyle olunca şaşırtmıyor, zaten, daha ziyade caz tarihindeki önemlerine vurgu yapılıyor. İşte, son vefat haberi Mundell Lowe`dan geldi. O da 95`indeydi ve haberlere bakılırsa Lowe sıkı savaşçıymış, mesaneden böbreğe, akciğerden türlü çeşitli hayati organa tüm hastalıklardan geri dönmeyi başarmış, hatta, son şükran günü gitar da çalmış. Albüm kapaklarında ismini çok sık gördüğümüz, uzun hayatında çalışmadığı büyük kalmayan Lowe çiftçi çocuğu olarak doğmuş ama verdiği söyleşide `orada kalmaya niyetim yoktu` diyor, Charlie Christian`ı duyunca ayrılmış ve elini Benny Goodman Orkestrası...
YouTube cazın en büyük kaynağı olma vasfını kaybediyor mu?
İki sene öncesi hatta daha yakına kadar Youtube cazın tartışmasız en büyük kaynağıydı, hâlâ öyle ama geri dönüş başladı, ardından tartışılır hale gelecek ve süreç böyle giderse ünvanı digital stream istasyonlara kaptıracak. Müzik sektörüyle internet platformları arasındaki hukuk mücadelesi eser sahipleri lehine işlemeye başladıkça eline geçenin istediğini istediği gibi yayınladığı, hatta bundan para kazandığı platformlar artık dilediği gibi at koşturamayacak. Düzenli bir kullanıcı olarak yakın zamana kadar en etkili başvuru kaynağım Youtube idi, yeni çıkan albümlere dair hemen birşeyler bulmak mümkündü, artık o dönem kapanıyor, müzik firmaları ve sanatçılar sadece tanıtımlarını yüklüyor, izinsiz yüklenenler de kaldırılıyor, olması gereken buydu, eğer bir şey arıyorsanız bir zahmet bir platforma üye olacaksınız, herkes kazanacak. Youtube bir şey kaydeber mi? Hiç de kaybetmez, Youtube o kadar büyük bir platform ki hem üstüden şaibe kalkmasını sağlayıp ferahlar hem büyüklüğünü sürdürür.
Başta Vanguard bu klüpler canlı tarih
Canlı kayıtların caz tarihinde ne büyük rolü var! Eğer, siz de benim gibi hergün caz dinlemeden duramayanlardansanız tavsiyem arada `disiplinli dinleme` dediğim şeyi yapın, yani, mesela sadece canlı kayıtları sıraya koyup dinleyin ama onların da mesela sadece belli bir klüpte yapılanlarını dinleyin, ya da o şekilde sıralayın. Ben şu sıra Oscar Peterson`ın Telarc`dan çıkan bir kaydı yüzünden Live at the Half Note serisine yeniden dadandım, daha önce dinlemediklerimi bulup dinlemeye çalışıyorum. Ölümü sonrası dinlememe rağmen Jon Hendricks`in çok sevdiğim "Boppin at the Blue Note"unu yeniden keşfettim, iki tur dinledim, ardından Keith Jarrett`ın ECM kayıtları, ne onlar öyle!!! Telarc firmasından çıkan kayıtları ayrı yazmak isterim ama hazır denk gelmişken söyliyim, firmanın canlı kayıt albümleri ayrı listelenmeye değer, şimdi firmalar böyle seriler pek çıkarmıyor, Smoke, Smalls serilerini hariç tutayım, unuttuğum da vardır ama Telarc`ın yayınladığı CD`lerin ikinci elleri bile bulunursa kesinlikle alınmalı, öyle sağlam albümlerdir.
Meredith Monk`un kapak görseli
ECM albümlerinin iki hafta önce stream yayıncılığa açılma kararının yarattığı sevincin basındaki yankıları artarak sürüyor. Bizim gazeteler hariç bu konuya dünyanın bütün önde gelen gazeteler ilgi gösterdi, niye göstermesin? Son derece önemli bir haber! Haberler öncelikle `nihayet` temalı içeriklerle yayınlandı, şimdi bu haberlerin ikinci dalgasıyla karşı karşıyayız, yani, `mutlaka filanca albümü dinleyin` safhasına geçtik. Dünyaca ünlü Pitchfork sitesi bu konuda haber yapanlardan biri. Sitenin üç yazarı ortak bir liste yayınlamış ve amman bu albümleri dinlemeyi ihmal etmeyin diyor, peki neler var? Steve Reich`ın ECM kayıtları, Meredith Monk`un "Book of Days", Vijay Iyer`un "Break Stuff", Keith Jarrett`ın "Köln Konseri", Pat Metheny`nin "New Chataqua", Egberto Gismonti`nin "Solo"su, Arvo Parts`ın "Arbos"u, Steve Tibbett`in "Big Map Idea"sı, Paul Bley`in "Solo in Mondse"si, Dino Saluzzi`nin "Ojos Negros"u gibi albümler.
Hepimiz aynı güneşin altında mıyız sizce?
Dünyaya bir uzay istasyonundan baksanız aşağıda, yeryüzünde yaşayan milyarlarca insanın birbirinden farkı kalır mı? Hepimiz aynı görünürüz değil mi? Ama yeryüzüne inince öyle olmuyor. Yaşadığımız dönem özellikle dünyanın bizim bulunduğumuz coğrafyasındaki insanlar için zor bir dönem. İnsanlar görünümü farklı diye dahi ötelenebiliyor. Lübnan asıllı Amerikalı caz müzisyeni perküsyonist Jamey Haddad dünyanın dört yanından, bambaşka kültürlerden müzisyenleri "Under One Sun" isimli albümünde buluşturarak güzel bir mesaj vermiş. Özellikle Haddad gibi ortadoğulu birinin böyle bir işe kalkışması ayrıca anlamlı. Ve ortaya sağlam müziklerle dolu bir albüm çıkmış. Mesaj veriyorum diyerek yaptığı işi azımsamamış, müziğin de müzisyenlerinden en iyisi olması için uğraşmış, öyle ki, albümü dinleyince amacı bir miktar konuşup hemen müziğe dönüyorsunuz, çünkü orada daha fazla mevzu var, bir caz müzisyeni için böylesi en doğrusuydu, Haddad`da öyle yapmış, mesaj veriyorum kolaylığının konforuna sığınmadan ilham veren yenilikçi bir müziğe imza atmaya gayret etmiş.
Kontrol altına alınması gereken bir bağımlılık
Tahmin ettiğim gibi, sanırım sorunun birçok kişi farkında... NOMOPHOBIA büyük harflerle yazıyım daha iyi anlaşılsın. Akıllı telefon bağımlılığının artık bir ismi var. Deloitte firması yaptığı yıllık araştırmasında akıllı telefon kullanıcılarının önemli kısmı bir çeşit bağımlı olduğunun farkındaymış. Sürekli yeni bildirimler için dakika başı telefonu kontrol etme bunun bariz belirtisi. Geçen gün TV muhabiri sokakta bunu soruyordu ve hepsi genç olan konuşanların tamamı günde on saate yakın telefonla temas halinde olduklarını söylüyordu. Bu durum telefonla konuşma ihtiyacının çok ama çok ötesinde bir durum. Araştırmaya göre en çok endişelenen yaş grubu 18-34 yaş grubuymuş (bu da ayrıca ilginç), 18-24 yaş grubu kesinlikle çok fazla bağımlı olduğunu söylerken 55 yaş ve üstü kişilerin sadece %13`ü aşırı kullanımdan endişe ediyormuş. Neyse, farkında olmak da sorunun çözümü için ilk adım, çünkü ben kimsenin farkında olmadığına öyle emindim ki...
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 04 Aralık 2017, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.