(Bu yazıya ait okunma rakamları 14 Şubat 2011 tarihinden sonrasına aittir.)
Zuhal Focan: Ülkem Özsezen kimdir?
Ülkem Özsezen: Ünlü sanatçı Mengü Ertel tarafından kurulan San Grafik A.Ş`nin yönetim kurulu üyesiyim. Müzikle olan ilgim öncelikle ailemden gelmektedir. Dedem Zahit Özsezen, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Flüt Grup Şefi, Ankara Devlet Opera Balesi Flüt Sanatçısı ve Ankara Devlet Konservatuarı Flüt Hocası idi. Büyük amcam Edip Özsezen İstanbul Operası Çello Sanatçısı ve devlet büyüğümüz İsmet İnönü`nün çello hocası idi. Müziğe klasik müzik eğitimi alarak başladım. 9 yıl geleneksel armoni ve klasik piyano repertuvarı çalıştım. Sonraları caza karşı özel bir ilgi duydum. Ali Perret`den caz armonisi ve caz piyano dersleri aldım. Berklee Umbria Jazz Clinics` e katıldım. Bu süreç benim caza olan ilgimi daha da arttırdı ve Berklee College Of Music`e müracat ettim. Performance bölümüne kabul edildim. Burada JoAnne Brackeen ile çalıştım. “Lost in it” isimli bestem ile klarnetçi Zülfikar Bagirov ile katıldığımız Boston Music Expo yarışmasında plak şirketlerinin önünde Berklee`yi temsil ederek birinci olduk. Berklee`den mezun olduktan sonra Türkiye`ye döndüm. Silahlı Kuvvetler Armoni Mızıkası`nda protokol müzisyeni olarak askerliğimi yaptım. Sonra evlendim ve şimdi 6 yaşında olan bir kızım var. San Grafik`in bünyesinde kurulu olan müzik stüdyosunda grafik ürünler üzerinde ses ve müzik prosesleri, canlı kayıt, film scoring, dublaj ve diğer konularda prodüksiyon üzerine altyapı bilgilerimi ve pratiğimi geliştirdim. Bu çalışmalarım sırasında yine Berklee` den yakın arkadaşım olan ses mühendisi Erim Sönmez ile birlikte çalıştım. Bu süreçte yine yakın arkadaşım kontrbas sanatçısı Ozan Musluoğlu`nun ilk albümü olan Coincidence`ın kayıtlarını ve prodüktörlüğünü yaptım. Aynı zamanda albümde piyano çaldım. Sonradan Önder Focan`ın son albümü olan "36mm Biyometric"in co-prodüktörlüğünü de üstlendim. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı içerisinde yer alan, en büyük müzik projelerinden biri olan “Bir Şehir Hikayesi, Konstantiniyye-İstanbul“ projesinde yönetici olarak görev aldım. Bu projeyi Boston` dan ve Berklee`den yakın arkadaşım Dr. Mehmet Ali Sanlıkol ile birlikte planlamıştık. Projede yer alan bütün elemanlar Boston`dan gelerek 18 Haziran 2010` da Harbiye Açık Hava Sahnesi` nde bu etkinliği gerçekleştirdiler. Ben projenin genel koordinatörlüğünü yürüttüm, proje kapsamında bulunan iki CD`li albümün Boston`daki kayıtlarına katıldım. Şimdilerde Ghost`s Note isimli caz albümüm piyasaya çıktı. Albümde yer alan bütün eserler bana ait.
Zuhal Focan: Kayıt yapmak gibi bir isteğin, projen var mı? Varsa kimlerle?
Ülkem Özsezen: Albümde Coincidence albümünde de birlikte çalıştığım değerli müzisyen arkadaşlarım var. Bas Ozan Musluoğlu, saksafonda Engin Recepoğulları, davulda Ferit Odman. Birlikte çalmaktan çok keyif aldığım çok iyi arkadaşlarım hepsi. Aramızda müzikal olarak iyi bir etkileşim olduğunu düşünüyorum. Zaten albümde duyacaksınız, usta müzisyenliklerini bestelere de yansıttılar. Albümü yeni açılan Babajim İstanbul Stüdyoları`nda kaydettik. Harika bir kayıt oldu.Çok keyifli geçti. Burada Türkiye` de henüz sadece iki tane olan Fazioli marka İtalyan piyanosunu çaldım. Kayıt sürecinde beni yine yalnız bırakmayan sevgili arkadaşım Erim Sönmez`e ve Babajim Stüdyoları`nın değerli yöneticilerine ve çalışanlarına da teşekkür borçluyum. Ayrıca yine Berklee` den değerli arkadaşım Ergin Özler albümün mikslerini, Boston` da Futura Productions` ın sahibi John Weston`da masteringini yaptılar. Her zaman ki titizliklerinden dolayı onlara da teşekkür borçluyum. Albümün kapak tasarımını yapan Bülent Akıncı Ağabey`e ve Adbridge ailesine de sonsuz teşekkürler.
Zuhal Focan: Genelde (Türkiye’de ve dünyada) caza nasıl bir gelecek öngörüyorsun?
Ülkem Özsezen: Klasik müzik ve diğer ana müzik türleri nazara alındığında caz müziğinin doğuşu ve kitleler tarafından benimsenmesi sürecinin henüz yeni olduğunu söyleyebiliriz. Bireysel yaratıcılığı hem beste de hem icrada ön planda tutan bu müzik türü günümüzde modernitenin gereği olarak görülen bireysel yaratıcılıkla örtüşmektedir. Bu anlamda caz müziğinin önü açık gözükmektedir. Dünyadaki sosyo-kültürel arayışlara paralel olarak caz müziği de kendi mecrasında çeşitli tarzlar ve stiller geliştiriyor. Dünya ritimleri, rock, klasik müzik etkileşimleri, R&B, elektronik müzik... Diğer yandan caz müziğinin kitlesel anlamda benimsenmesi için sistematik kurumsal çabaların ağırlık kazandığını da gözlemekteyiz. Kültürel etkinlikler bağlamında örneğin bankalar, holdingler gibi ticari kurumların organizasyonlarının yanı sıra büyük metropollerdeki festivalleri, konserleri, workshopları söyleşi ve konferanslar sıralayabiliriz. Bunlara medyadaki çeşitli programları da eklemek mümkündür. Her kesim tarafından kabul gören bu müzik türünün böylece güncelliğini devam ettireceği kuşkusuzdur.
Zuhal Focan: Senden sonra yetişen gençlere söylemek istediklerin?
Ülkem Özsezen: Benden daha genç arkadaşlara önerim çalmayı sevdikleri tür müziğe konsantre olmakla beraber, sanatın diğer alanlarında da kendilerini geliştirmeleridir. Bu kendi zevklerini de rafine hale getirmeleri anlamına gelir. Caz müziğinin akademik altyapısı oluşmuş ve dünyada kabul görmüştür. Bu tür programlara girmelerini tavsiye ederim. Yaratıcılıklarını da sırf doğaçlama anlamında değil beste yapmakta da kullansınlar.
Zuhal Focan
15 Mart 2011, Salı
focan@nardisjazz.com
Cazkolik.com
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
lale kaldan
herkese aynı sorular soruluyor sanırım? o halde bu bir röportaj değil. bir tanıtım köşesi.
Bu Yoruma Cevap Yazın »